Düşünce ve öğretileriyle asırlarca insanlığa ufuk açmış, sevgi ve hoşgörünün membaı Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. Yılı nedeniyle UNESCO 2021 yılını Hacı Bektaş Veli yılı olarak ilan etti. Eğitimci Yazar İhsan Ünlü Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi bünyesinde Hacı Bektaş Veli kürsülerinin ve araştırma merkezlerinin kurulması önerisinde bulundu.
Düşünce ve öğretileriyle asırlarca insanlığa ufuk açmış, sevgi ve hoşgörünün membaı Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. Yılı nedeniyle UNESCO 2021 yılını Hacı Bektaş Veli yılı olarak ilan etti. Eğitimci Yazar İhsan Ünlü Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi bünyesinde Hacı Bektaş Veli kürsülerinin ve araştırma merkezlerinin kurulması önerisinde bulundu.
Ünlü yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu;
“Düşünce ve öğretileriyle asırlarca insanlığa ufuk açmış, sevgi ve hoşgörünün membaı Hacı Bektaş Veli’nin vefatının 750. Yılındayız.
UNESCO bu münasebetle çok yerinde bir kararla 2021 yılını Hacı Bektaş Veli yılı ilan etti.
Bunun üzerine bazı politikacılar ve sivil toplum kuruluşları Hacı Bektaş Veli ile ilgili güzellemeler yapmaya başladılar.
Haklılar da…Anadolu coğrafyasının rafine İslam anlayışının mayasını çalmış bu gönül insanını ne kadar anlatsalar bitiremezler.
“Her ne ararsan kendinde ara”, “İncinsen de incitme”, “Düşmanının bile insan olduğunu unutma” diyen ve bu anlayış doğrultusunda insan yetiştiren Hünkâr’ın fikirleri bugün de yaşıyor.
Hele ki dünyada kaosun alabildiğine yükseldiği, insani değer ve erdemlerin alaşağı edildiği bir dönemde O’nun fikir ve düşünceleri çok daha önem arz ediyor.
“Yetmiş iki millete aynı gözle bakmayan medresede muallim olsa da Hak katında asidir” diyen üstadın evrensel bakış açısını bugün çok daha iyi anlıyor ve idrak ediyoruz.
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım” sözünün ne kadar kıymetli olduğunu, tefrikaya düşüp nice insanımızı kaybettikten sonra daha iyi fark ediyoruz.
“Dili, dini, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir” sözünün ne anlama geldiğini, ırkçı söylemler ve bakış açısıyla kendi insanlarını bile öldürmekten çekinmeyen Batılılar daha iyi anlıyor.
“(B)ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” sözüyle üstad, bugün geldiğimiz noktada gelişmiş ülkelerle boy ölçüşebilmenin ancak bilim ve teknolojiyle mümkün olabileceğini çok net ortaya koyuyor.
Bilimin yanında, “Eline, beline, diline sahip ol” ilkesiyle ahlaki norm ve değerlerin insan hayatının düzenlenmesinde ne büyük öneme haiz olduğunu çok net ortaya koyuyor.
Tabi bütün bu ilke ve değerlerin sadece lafta değil icraatla ortaya konması elzemdir.
Bunun için de bu değerli fikirlerin ve prensiplerin sokak ortasında değil, bilimsel platformlarda ortaya konması ve tartışılması gerekir.
Bu meyanda ülkemizde birçok üniversitenin ilgili fakültelerinde Hacı Bektaş Veli kürsülerinin ve araştırma merkezlerinin kurulması çok sevindirici gelişmelerdir.
Tavsiyem odur ki Alevi-Sünni vatandaşların yüzyıllardır kardeşçe birlikte yaşadığı Erzincan’ımızda da böyle bir araştırma merkezi olmalıdır.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan böyle bir araştırma merkezinde yapılacak olan bilimsel çalışmalar, ideolojik kavga ve çatışmaların da önünü alacaktır.
Herkesin birbirini ve değerlerini anlamaya çalıştığı bir düzlemde, art niyetli kişilerin kozları ellerinden alınarak milli birlik ve beraberliğe önemli bir katkı sunulmuş olacaktır.
Bu araştırma merkezine Hacı Bektaş Veli isminin verilmesi isabetli olur. Çünkü Hacı Bektaş Veli ismi, diğer aşık, ozan, veli ve erenleri de içine alan; herkesin ve her kesimin üzerinde ittifak ettiği kuşatıcı ve şemsiye bir isimdir.
Neticede Erzincan, Aşık Davut Sulari, Aşık Daimi, Beyhani, Ali Ekber Çiçek gibi çok önemli aşıkları ve ozanları yetiştirmiş; öbür yanda Terzi Baba, Pir-i Sami, Abdurrahim Erzincani, Dede Paşa gibi Allah dostlarını bağrına basmış manevi nüfuzu oldukça yüksek bir şehrimizdir.
Gençliğimizin hızla maneviyattan uzaklaşıp deizme hatta ateizme kaydığı bir dönemde, manevi mimarlarımızın adını yaşatacak ve onların felsefesini içselleştirecek bu tür kurumlara şiddetle ihtiyacımızın olduğu aşikârdır.
Hedefi Hakkın rızası olan ve kâmil insan yetiştirmeye namzet kim olursa olsun, bu merkezde buluşup fikir alışverişinde bulunabilmelidir.
Gençlerimiz buralara gelip bilimsel kaynaklarla buluşarak ve değerleriyle yüzleşerek kendilerini yetiştirebilmelidir.
İnanan, kendine güvenen insanımızın neye inandığını bilmesi dahası bilinçlenmesi; inanmayan veya bilmeyen insanların da bilmesi ve bilerek tartışması adına bu merkez önemli bir rol oynayacaktır.
Unutmayalım tarih ne övünme ne de dövünme alanıdır. O ancak geçmişten ibret alıp ileriye bakma ve hamle yapma sahasıdır.
Tarihteki o gurur duyduğumuz tabloların güncellenmemesi ve gıpta ettiğimiz şahsiyetlerin bugün yetişmemesi için neyimiz eksik?
Bu merkez bu anlamda önemli bir adım olacaktır diye düşünenlerdenim…