SON DAKİKA
hava
Google News

2021 YUNUS EMRE VE TÜRKÇE YILI ETKİNLİKLERİ DEVAM EDİYOR

Son Güncelleme :

15 Eylül 2021 - 10:55

/ 1.925 views kez okundu.
reklam
2021 YUNUS EMRE VE TÜRKÇE YILI ETKİNLİKLERİ DEVAM EDİYOR
reklam

2021 yılı Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden biri olan Yunus Emre’nin vefatının 700. Yıldönümü olması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmesiyle Yunus Emre yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

2021 yılı Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden biri olan Yunus Emre’nin vefatının 700. Yıldönümü olması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmesiyle Yunus Emre yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

2021 yılı, Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması münasebetiyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındı. 30 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Genelge ile 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edildi. Bu kapsamda “Dünya Dili Türkçe” adıyla yurt içinde ve dışında etkinlikler düzenlenmesine karar verildi. Düzenlenecek etkinliklerin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonuyla yürütüleceği duyuruldu.

Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yunus Emre Enstitüsü iş birliğince düzenlenen “Yunus Emre Vefatının 700. Yılı Anma Etkinlikleri” çerçevesinde İstanbul Arkeoloji Müzelerinde “Aşkın Türkçesi” başlıklı program gerçekleştirildi.

Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın yanı sıra kültür sanat ve siyaset dünyasından birçok isim katıldı.

Serdar Tuncer’in sunuculuğunu üstlendiği programın açılışında konuşan Bakan Ersoy, Yunus Emre’yi anma programlarının sadece yurt içinde değil, yurt dışında da yürütüldüğünü belirterek, “Bu etkinlikler kapsamında Yunus Emre’nin tasavvuf anlayışını, gönül dünyasını, hoşgörüsünü, bilgeliğini ve şiirini daha iyi anlamak, dilimize, kültürümüze, düşünce dünyamıza kattıklarını fark etmek adına birçok program düzenleyerek, bizim Yunus’u yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştık. Yunus Emre’nin mesajını, onun evrensel hoşgörüsünü tüm insanlığa ulaştırma gayreti içinde olduk.” dedi.

“Yunus’un mesajı dünyanın her köşesinde yankı buluyor”

Ersoy, etkinlikler kapsamında İstanbul Arkeoloji Müzelerinde açılan, Anadolu Üniversitesi ile Yunus Emre Enstitüsünün hazırladığı “Yunus Emre Kaligrafi ve Tipografi” sergisinde emeği geçenlere de teşekkür ederek, “Yunus Emre’nin ‘Gelin Tanış Olalım’ dizesini kendisine rehber edinen ve birçok önemli çalışmayı hayata geçiren özellikle Yunus Emre Enstitümüzü ve Anadolu Üniversitesini yapmış oldukları iş birliği nedeniyle kutluyorum.” ifadelerini kullandı.

Yunus Emre’nin birçok eserini yabancı dile çevirdiklerini aktaran Bakan Ersoy, şöyle devam etti:

“Kısa film ve resim yarışmaları gerçekleştirdik. Sempozyumlar, konserler, sergiler düzenleyip, şiirler bestelettik. Macaristan Zigetvar’da Türk Evi’nin bulunduğu meydana Yunus Emre ismi verilmesini sağladık. Kore, Kazakistan, Meksika, Malezya, Japonya, Balkanlar, İspanya, Amerika, İngiltere, Macaristan, Arjantin ve dünyanın daha birçok ülkesinde organizasyon gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. Çin’de ve Güney Afrika’da ‘Yunus Emre Hatıra Ormanı’ oluşturduk.”

Mehmet Nuri Ersoy, Yunus Emre ile ilgili yurt dışında yapılan etkinlikleri yakından takip ettiklerine ve değerlendirmelerde bulunduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

“Şunu açık bir şekilde söylemeliyim ki Yunus’un mesajı dünyanın her köşesinde yankı buluyor. Yurt dışında yapılan programların ardından insanların Yunus Emre’yi araştırmaya başladığını büyük bir memnuniyetle görüyoruz. Çünkü hepimizin malumu olduğu üzere bugün insanlık zor bir dönemden geçiyor. Dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalar insanlığa bir şey vadetmiyor. Savaşlar insanlık için bir umut olarak görülmüyor, insanlar geleceğe güvenle bakamıyor. Bunca acının ve gözyaşının ortasında vicdan sahibi insanlar dünyanın dört bir yanında içinde bulunulan kaostan çıkmak için iyi bir fikre, güzel bir söze hasret kalmış durumda. Maddi olanın peşinde koşarken, ruhsal olarak büyük bir boşluk içine düşen insanlar, ruhlarını besleyecek kaynağa ihtiyaç duymaktalar. Bu nedenle Yunus’un hoşgörüsünden haberdar olan, onun hoşgörüyü, cömertliği, iyiliği, sabrı önceleyen evrensel mesajına büyük bir ilgi gösterip, onu daha yakından tanımak istiyor.

Bu açıdan büyük bir sorumluluğa sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi daha fazla çalışmak, tanıtmak, bu değerlerin dilini dünyaya anlatmak zorundayız. Dünyanın muhtaç olduğu bu dilde merhametsizliğe ve kötülüğe yer yok. ‘Biz kimseye kin tutmayız’ diyen Yunus’un dilinde sevgi var, aşk var, kardeşlik var. Biz bu anlayış doğrultusunda çalışmalarımızı hem yurt içinde hem de yurt dışında sürdürmeye devam edeceğiz. Bu evrensel mesajın dünyaya iletilmesi konusunda sanatçılarımıza, akademisyenlerimize, medyamıza da büyük görevler düşmektedir. Bu konuda biz her zaman üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Unutmamalıyız ki bu bakış açısıyla yürüteceğimiz çalışmalar, kültürel diplomasi adına ülkemize de güç katacaktır.”

Dünya ölçeğinde yarışın sadece siyasi ve ekonomik alanda değil, kültürel alanda da olduğuna dikkati çeken Ersoy, “Köklü bir kültür hazinesine sahip olan ülkemizin bu alanda yapacağı çok şey olduğunu biliyoruz. Sahip olduğumuz kültürel zenginliği ve çeşitliliği yansıtacak çeşitli projeler geliştirerek dünya kültürüne katkı yapmamız gerektiğine de inanıyoruz. Bu nedenle gençlerimizin, geleceğe daha emin adımlarla ilerlemeleri için, ruh köklerini daha da güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunun için çalışmalarımızın kapasitesini her geçen gün daha da arttırıyoruz. Türk gençliğinin, kültürün, sanatın içinde yoğrulmasının önünde tek bir engel kalmayacak şekilde çalışıyoruz. Ülkemizin hangi noktasında olursa olsun, bir gencin, bir çocuğun şiirden, müzikten, sinemadan, tiyatrodan, çağdaş sanatlardan uzak kalması gibi bir mazereti asla kabul etmiyoruz. Her Türk gencinin, kendini ifade edeceği, geliştireceği sanatsal organizasyona en hızlı ve kolay şekilde ulaşmasını sağlayacak bir altyapı inşa ediyoruz. Bunu yaparken de gençlerimizin kendi kültürel köklerinden asla kopmamalarını, bizi var eden değerlerimizi mutlaka bilmelerini önemsiyoruz. Yunus’u, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve de Neşet Ertaş gibi değerlerimizi anlamadan ne bu toprakları hakkıyla anlayabiliriz ne de bir anlam dünyası inşa edebiliriz. Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği ve önem verdiği böylesi büyük değerleri insanlığa hediye eden milletimiz, hayatının merkezine bu değerleri oturttuğu takdirde yine aynı kültürel ve sanatsal zenginliğe sahip olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Maddenin dibe vurduğu bir çağda mana olarak Anadolu’yu yeniden mayalamıştır”

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili, yazar İskender Pala ise Yunus Emre’nin söylediği sözlerin etkisine değinerek, “Yunus bizi sadece Türkçeyle değil, manevi dünyasıyla, düşünce dünyasıyla, anlayış dünyasıyla kuşatan adamdır ve öyle bir yüzyılda gelmiştir ki, 13. yüzyıl madde ile mana dengesinin birbiri lehine hiç durmadan değiştiği bir yüzyıldır. Bir taraftan Haçlı Seferleriyle artan şiddet ve terör, bir taraftan kıtlık ve kuraklık, diğer taraftan Anadolu coğrafyasındaki savrulmalar, bütün bunların ortasında insanların ekmek, aş bulamadığı zamanda insanları mutlu edecek gönüller sultanı olarak yaşamıştır. Maddenin dibe vurduğu bir çağda mana olarak Anadolu’yu yeniden mayalamıştır.” şeklinde konuştu.

Programda ayrıca Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları iş birliğiyle Yunus Emre’yi anlatan bir sahne gösterisi izleyicilerin beğenisine sunuldu.

Gösteride farklı makamlarda ilahilerin yanı sıra Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu”ndan parçalar seslendirildi.

Yunus Emre Kimdir?

Yunus Emre on üçüncü yüzyıl tasavvuf şairi. Hayatı ve kimliği hakkında kesin bilgi yoktur. Şiirleri asırlar boyunca zevkle ve hayranlıkla okunmuş, yalnız ülkemizde değil birçok ülkelerde de ilgi uyandırmış bulunan müstesna bir şahsiyettir. Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi.

Bazı kayıtlardan ve şiirlerinden 1240 yıllarında doğduğu, 80 sene civarında yaşadığı, Bolulu olduğu, Eskişehir-Sarıköy’de (Bugünkü ismi Yunus Emre) vefat ettiği ve buraya defnedildiği anlaşılmaktadır.

Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır.

Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.

Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu’nun birkaç yöresinde “Yunus Emre” adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden “makam” adı verilen yer vardır.

Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.

 

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.