SON DAKİKA
hava
Google News

85 YILDIR DİNMEYEN ACI; “1939 ERZİNCAN DEPREMİ”

Son Güncelleme :

26 Aralık 2024 - 12:31

/ 116 views kez okundu.
reklam
85 YILDIR DİNMEYEN ACI; “1939 ERZİNCAN DEPREMİ”
reklam

1939 yılında 26-27 Aralık gecesinde saat 02.00’de Erzincan’da 7.9 şiddetinde deprem meydana gelmiş ve 52 saniye süren depremde 33 bin kişi hayatını kaybetmiş ve 100 binden fazla kişi yaralanmıştı. -30 derece soğukta sağ kalanlar donma tehlikesi yaşamış ve şehrin neredeyse tamamı yıkılmıştı. Tarihin bu buruk zamanlarında yaşamını yitiren ve tüm Deprem Şehitlerine Allah’tan rahmet diliyoruz.

1939 yılında 26-27 Aralık gecesinde saat 02.00’de Erzincan’da 7.9 şiddetinde deprem meydana gelmiş ve 52 saniye süren depremde 33 bin kişi hayatını kaybetmiş ve 100 binden fazla kişi yaralanmıştı. -30 derece soğukta sağ kalanlar donma tehlikesi yaşamış ve şehrin neredeyse tamamı yıkılmıştı. Tarihin bu buruk zamanlarında yaşamını yitiren ve tüm Deprem Şehitlerine Allah’tan rahmet diliyoruz. 27 Aralık günü saat 8’de Kemah’tan Ankara’ya çekilen telgrafta; Depremin gece saat 02.00 sıralarında olduğu, Hükümet konağı, ordu müfettişliği, ordu evi, postane ve şehrin en sağlam binaları dâhil olmak üzere bütün ev ve dükkânların yıkıldığı, şehrin baştanbaşa enkaz yığını haline geldiği, halkın tamamen açıkta kaldığı bildirilmişti. Erzincan’a ilk ulaşabilen yardım ekibi ancak 20 saat sonra şehre gelmişti. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nü de 31 Aralık’ta Erzincan’a gelmişti. Depremin yaralarını sarmak ise hiç de kolay olmadı.

Halk başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı ve çile dolu acı dolu günler Erzincan halkını bekliyordu. Kerpiç ve ahşap evlerin çoğunlukta olmasına birde ağır kış koşullarının getirdiği olumsuzluklar eklenince, yaşanan felaketin boyutları unutulmayacak bir faciaya dönüşmüştü. Depremden kendini kurtaranlar gece yarısı eksi 30 derecede, karlar içinde yarı çıplak perişan bir vaziyette göçükler altında kalan yakınlarını elleriyle çekip çıkarmaya çalışıyorlardı. Devrilen sobalardan, mangallardan çıkan yangınlar şehri sarmış, yanan binalara yaklaşmak mümkün olmuyordu. Şehirde zarar görmeyen bina kalmamıştı. Depremin artçıları da bir yandan korku ve zarar vermeye devam ediyordu. Kopan hatlar nedeniyle şehrin dış dünyayla bağlantısı kesilmiş, şehir acı kaderiyle Erzincan Valisi “imdat” telgrafı çekiyor. Bu telgrafı Sivas’ın Zara İlçesi alıyor ve ilk yardım Kızılay tarafından oradan yola çıkarılıyor. Kızılay o günün şartlarında elindeki bütün imkânları seferber eder. 500 çadır ve 5 bin lira. Ayrıca Elazığ, Erzurum ve Sivas’tan birer vagon ekmek gönderiliyor. Vatandaşlar ve kurumlar yardım için büyük duyarlılık ve çaba gösterirler.

O dönem TBMM tarafından hemen bir Milli Yardım Komitesi kurulur, il ve ilçelere kadar her yerde şubeler açılır, yardımlar Kızılay aracılığı ile depremzedelere ulaştırılır. Gazeteler yardım kampanyaları düzenlerler, yardım amaçlı organizasyonlar yapılır, toplanan yardımlar ve yardımseverlerin isimleri gazetelerin sayfalarında ilan edilir. İnsani duygular ve İkinci dünya savaşı öncesinin hassas dengeleri içinde dünyanın birçok ülkesinden yardımlar gelmeye başlar. Erzincan Valisi Osman Nuri Tekeli 28 Aralık 1939 tarihinde Erzincan’ın son durumu şöyle anlatılıyordu: “Sarsıntı hafif olarak devam etmektedir. Şehirde yıkılmamış bina kalmamıştır. Sarsıntının tahribatı tasavvur edilemeyecek kadar çoktur. Şehrin bütün sokakları enkaz ile kaplanmıştır. Enkaz temizlenemediğinden ölü ve yaralı adedi tamamen tespit edilememiştir. Şehir nüfusunun takriben yüzde ellisi ölü ve yüzde yirmisi yaralıdır. Yaralılar tedavi edilemediği için sağ kalanlar da kapalı yerlere yerleştirilemediği için durumları tehlikelidir. Çarşı tamamen yıkılmış ve kısmen de yanmış olduğu için şehirde yiyecek ve içecek kalmamıştır. Henüz yardım treni gelmemiştir. Ankara’dan gelecek imdat trenlerinin Erzincan’a gelebilmeleri için Kemah-Erzincan arasındaki bozuk kısmının tamirine çalışılmaktadır. Erzincan ile Tercan arasındaki köprülerden biri bozulmuş olduğu için Erzincan’dan da tren gelmemiştir. Alaylardan alınan erler ile yaralı ve ölülerin enkaz altından çıkarılmasına çalışılmaktadır.”

Halk çadırlarda ve barakalarda. Ağır yaralılar yakın ve uzak şehirlere gönderilir. Hafif yaralılar, Kızılay’ın kurduğu 300 yataklı hastanede tedavi edilir. Ölülerin defnedilmesi mümkün olmadığından, kadın, kız, erkek, çocuk yarı çıplak olarak, şehrin muhtelif yerlerine yığılma başlandı. Ölü yığınları o kadar büyüdü ki, enkaz arasında bayağı fark ediliyordu. Bir hafta kadar geçmişti ki, o soğuğa rağmen, kokan ölüler olduğu gibi, parçalanmış kol, bacak ve çok ağır yara almış ölüleri köpekler yemeye başladı. 3. Ordu, köpeklerin vurulmasını emretti. Vurulma olayı günlerce sürdü. Kesin bir gün verilmemekle beraber, depremden tahminen 25-30 gün kadar sonra (şimdiki Terzibaba yolu üzerinde) büyük bir çukur kazılarak bütün ölüler toplu halde buraya defnedildi.

1939 Erzincan Depreminden Ayrı Bir İnsanlık Dersi Çıkmıştı

Dönemin Erzincan Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal, ailesini ve komşularını ön tarafı tamamen yıkılan kerpiç evden kurtarıp, yatakhaneye yerleştirdikten sonra, doğruca cezaevinin yolunu tutar. Barakalardan oluşan cezaevinin kapılarını açıp mahkûmları toplar ve onlara şu tarihi cümleleri söyler; ‘‘Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bıkacağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince ceza evine döneceksiniz.’’ der.

Mahkûmlar her sabah çıkar 1 metre yüksekliğindeki kara bata çıka depremin yaralarını sarmak için birbirleriyle yarışır. Savcı tarafından her akşam ceza evinde sayım yapılır. Hepsi dönmüştür. Mahkûmlar Savcı İzzet Akçal’ la gece gündüz kurtarma çalışmaların sürdüreceklerin söylerler. Birlikte yürütülen kurtarma çalışmalarında bin den fazla can kurtarılır. Mahkûmların bu iyi niyet ve fedakârlıklarından dolayı TBMM’ye bir kanun teklifi verilir. Görüşmeler sırasında Erzincan Milletvekili Abdülhak Fırat şöyle der: “Biliyorsunuz ki, bu insanlar hakikaten hayatlarında bazı günahlar işlemişlerdir, fakat buna mukabil yüzlerce can kurtarmak suretiyle yararlıklar ve fedakârlıklar, ahlâkî birçok vasıflar da göstermişlerdir”

“26 Nisan 1940’da Özel Af Kanunu Resmi Gazete’de Yayımlanır Ve Yürürlüğe Girer”

Bu özel af kanununa göre suçları bulunan 241 mahkûm, Meclis kararıyla affedilir. 1939 Erzincan depreminin ardından o anki şartlarda ülke adeta seferber oldu, şehir küllerinden doğdu ve yeniden imar edildi. Ama giden canlar geri dönmedi. ERT Şah Medya olarak bu büyük depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz.

 

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.