
Manevi iklimiyle rahmet, bereket ve mağfiret kapılarını aralayan mübarek üç ayların başlaması münasebetiyle DAĞ Holding, ERT Şah TV Medya ve Gündem24 imtiyaz sahibi Şah Rıza DAĞ, birlik, beraberlik ve dayanışma vurgusu yaptığı anlamlı bir mesaj yayımladı.
Manevi iklimiyle rahmet, bereket ve mağfiret kapılarını aralayan mübarek üç ayların başlaması münasebetiyle DAĞ Holding, ERT Şah TV Medya ve Gündem24 imtiyaz sahibi Şah Rıza DAĞ, birlik, beraberlik ve dayanışma vurgusu yaptığı anlamlı bir mesaj yayımladı. Şah Rıza DAĞ, “Bu mübarek aylar, yalnızca bireysel ibadetlerin arttığı bir dönem değil; aynı zamanda toplumsal dayanışmanın güçlendiği, paylaşmanın ve yardımlaşmanın anlam kazandığı özel günleri de içinde barındırmaktadır” diyerek şu ifadelere yer verdi:
“Rahmetin, mağfiretin ve bereketin kapılarının ardına kadar açıldığı; gönüllerin ilahi huzurla buluştuğu mübarek üç aylara kavuşmanın manevi mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz. Üç aylar, sadece takvim yapraklarında ilerleyen bir zaman dilimi değil; insanın kalbine, vicdanına ve hayatına yön veren ilahi bir iklimdir. Bu müstesna zamanlar, kulun Rabbine yaklaşması, kendini sorgulaması ve hayatını yeniden düzenlemesi için sunulmuş eşsiz bir fırsattır.
İnsan, günlük hayatın telaşı içerisinde çoğu zaman kendini unutur. Dünya meşgalesi, hız, hırs ve tüketim kültürü insanın kalbini yorar, ruhunu daraltır. İşte üç aylar, bu yorgunluğun fark edilmesi ve ruhun nefes alması için ilahi bir moladır. Bu aylar, “Dur ve düşün” çağrısıdır. “Neredeyim, nereye gidiyorum, hayatımı hangi değerler üzerine inşa ediyorum?” sorularını sormaya davettir.
Üç aylar; insanın kendisiyle muhasebe yaptığı, kalbini arındırdığı, kırgınlıkları geride bırakarak sevgi, hoşgörü ve kardeşlik duygularını yeniden yeşerttiği son derece kıymetli bir zaman dilimidir. İnsan, bu aylarda geçmişine dönüp bakar; yaptığı hatalarla yüzleşir, eksiklerini görür ve daha iyi bir insan olma niyetiyle yeni bir başlangıç yapar. Tövbe, bu sürecin anahtarıdır. Çünkü tövbe; yalnızca dilden dökülen bir söz değil, kalpten gelen bir yöneliş, hayata yansıyan bir kararlılıktır.
Bu mübarek aylar, yalnızca bireysel ibadetlerin arttığı bir dönem değildir. Aynı zamanda toplumsal dayanışmanın güçlendiği, paylaşmanın ve yardımlaşmanın derin anlam kazandığı kutlu zamanlardır. Üç aylar; bireyi toplumdan koparmayan, aksine onu toplumun derdiyle dertlendiren bir anlayışı beraberinde getirir. İhtiyaç sahiplerini gözetmek, yetimin başını okşamak, yoksulun elinden tutmak, yalnızların yalnızlığını paylaşmak bu ayların ruhunu yansıtan davranışlardır.
İbadet, sadece secdede eğilmekten ibaret değildir. İbadet; mazlumun yanında durabilmek, haksızlığa karşı susmamaktır. İbadet; komşusu açken tok yatmamaktır. Üç aylar, bizlere bu hakikati güçlü bir şekilde hatırlatır. Çünkü bu ayların ruhunda merhamet vardır, vicdan vardır, sorumluluk vardır.
Üç aylar; sabrı, şükrü, merhameti ve affetmeyi yeniden öğretir. Affetmek, insanın yüklerinden kurtulmasıdır. Kin ve nefret, kalbi karartan en ağır yüktür. Bu mübarek zamanlar, bizlere affetmenin yüceliğini, hoşgörünün insanı nasıl özgürleştirdiğini gösterir. Kalbini arındıran insan, hayatını da arındırır.
Receb ayı, rahmetin ilk adımıdır. İlahi çağrının kulun kalbine düştüğü andır. Şaban ayı, hazırlık ayıdır. Kalbin Ramazan’a yürüyüşüdür. Ramazan ise zirvedir. Oruçla nefsi terbiye eden, Kur’an’la yolunu aydınlatan, sabırla olgunlaşan insan için Ramazan, bir diriliş mevsimidir.
Ramazan ayı; açlığın ne olduğunu idrak ettirirken, nimetlerin kıymetini öğretir. Sofralar sadece yemekle değil, dua ve şükürle bereketlenir. Oruç, insanın iradesini güçlendirir; sabrı hayatın merkezine alır. Kur’an-ı Kerim, bu ayda kalplerle daha derin bir bağ kurar. Ayetler sadece okunmaz, hissedilir; sadece duyulmaz, yaşanır.
Üç aylar, toplumsal vicdanın ayağa kalktığı zamanlardır. Birlik ve beraberliğin, kardeşliğin ve dayanışmanın yeniden hatırlandığı kutlu bir iklimdir. Bugün gerek ülkemizde gerekse dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan acılar, zulümler ve adaletsizlikler karşısında, üç ayların sunduğu manevi iklime her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Dualarımızda sadece kendimiz için değil; mazlumlar, mağdurlar, yoksullar ve çaresizler için de yer ayırmalıyız. Çünkü dua, insanı bencillikten kurtaran en güçlü bağdır. Kardeşlik bilinci, ancak böyle güçlenir. Üç aylar, bizlere “Ben” değil “Biz” demeyi öğretir.
Bu mübarek zaman dilimini sıradan günler gibi geçirirsek kaybederiz. Ancak onu hayatımızı yeniden inşa etme fırsatı olarak görürsek kazanırız. Üç aylar; dünün muhasebesini yapmak, bugünü onarmak ve yarını umutla inşa etmek için bize sunulmuş büyük bir nimettir.
Geliniz, bu mübarek günleri bir başlangıç kılalım. Kalplerimizi kin ve nefretten arındıralım. Dillerimizi kırıcı sözlerden koruyalım. Gönüllerimizi affetmeye, sofralarımızı paylaşmaya açalım. Çünkü üç aylar, Allah’a yaklaşmanın en bereketli yollarından biridir.
Bu vesileyle; mübarek üç ayların aziz milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini; birlik ve beraberliğimizi güçlendirmesini; gönüllerimize huzur, sofralarımıza bereket, hayatımıza istikamet katmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Recebimiz rahmet, Şabanımız mağfiret, Ramazanımız kurtuluş olsun.”

