Alkole, ilaçlara veya vücudun iç-çatışmasına bağlı olabilen hepatit (karaciğer iltihabı) yanında, hepatit virüslerinin önemi çok büyüktür. Viral hepatitler A, B, C, D, E… olarak isimlendirilmekte, bunlardan; B, C ve D Hepatitleri “kronikleşebilmekte” ve ne yazık ki yıllar sonra da olsa siroz ve karaciğer kanserine sebep olabilmektedirler. Günümüzden 450 yıl önce çiçek hastalığına yakalandığı zannedilen bir çocuğun aslında, Hepatit B virüsüne yakalandığı anlaşılsa da, bu virüs ilk olarak tıp dünyasında 1967 yılında Avusturalyalı bir hastada kesin olarak tanımlanmıştır. 1979 yıllarında Hepatit D, 1989’da ise C virüsleri saptanmıştır. Hastalığın, büyük oranda geç dönemde belirti vermesi ve hastaların büyük çoğunluğunun hastalıklarının farkında olmamaları nedeniyle; 28 Temmuz, “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenmiştir.
Hepatit B hastalığından korunmanın en etkili yolu, aşılanmadır. Hepatit B, 1998 yılında rutin çocukluk çağı aşı takvimine eklenmiştir. 2005-2009 yılları arasında okullarda yapılan destek aşılamaları, risk grubu aşılamaları, “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” içinde yer alan Hepatit B Kontrol Programı ile akut hepatit B hastalığı görülme sıklığı, hem erişkinlerde hem de çocuklarda azalmıştır. Buna karşılık, kronik hepatit B olguları toplumda görülmeye devam etmektedir. Hepatit C virüsüne karşı aşı henüz yoktur ancak, yeni ilaçlarla tedavide yüzde 95 üzerinde iyileşme sağlanmaktadır ve bu, hepatit C’nin yok edilebileceği anlamına gelmektedir. Onun için gizli hastalığın olabildiğince erken tanınması, önem taşımaktadır. Gözlemlenen şudur ki, çoğu kişi “tedavisi var mı ki?” sorusunu sormaktadır. Evet vardır ve bu iki önemli hastalık, günde bir tablet ile kolayca kontrol altına alınmakta ve tedavi edilebilmektedir
Haber: Haber Merkezi