Cumhuriyet Halk Partisi CHP Erzincan İl Başkanı Erdem TOPÇU Lozan Antlaşmasının 100. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı. TOPÇU mesajında; “Bugün tarihi bir gün. 780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz gün.” İfadelerine yer verdi. CHP İl Başkanı Erdem TOPÇU aynı zamanda 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını kutladı.
Cumhuriyet Halk Partisi CHP Erzincan İl Başkanı Erdem TOPÇU Lozan Antlaşmasının 100. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı. TOPÇU mesajında; “Bugün tarihi bir gün. 780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz gün.” İfadelerine yer verdi. CHP İl Başkanı Erdem TOPÇU aynı zamanda 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını kutladı. CHP İl Başkanı Erdem TOPÇU mesajında şunları kaydetti; “Bugün emperyalizme karşı verdiğimiz Kurtuluş Savaşımızın zafer belgesi, Cumhuriyetimizin tapu senedi Lozan Antlaşması’nın 100. Yıldönümünü kutluyoruz. Bugün tarihi bir gün. 780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz gün.
Lozan Barış Antlaşmasıyla; Emperyalist güçlerin aralarında pay etmeye yeltendiği vatanımızın sınırları zaferimizle çizildi. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Ekonomimiz millileştirildi. İç ve dış borçlarımızı ve kaynaklarımızı denetleyen Düyun-ı Umumiye belasından kurtulduk. İktisadi bağımsızlaşmanın önü açıldı. Yunanistan’da kalan Türk azınlığın hakları güvence altına alındı. Kıyılarımıza yakın adaların gayri statüsü teyit edildi.
Lozan, topraklarımızı karış karış bölen, yoksul halkımızın tüm varlığını yabancı güçlerin insafına terk eden, saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Antlaşması’nı tarihin çöplüğüne atan diplomatik zaferin adıdır.
Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; “Lozan Barış Antlaşması, Türk Ulusu’na yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir.”
Lozan saltanat sevdalılarına, emperyalizme, mandaya karşı mücadelemizin zaferle taçlandırdığımızın belgesidir. Lozan, dünya üzerinde saygın bir ülke olarak yer almamızın teminatıdır. Lozan’ı hafife alan, sübjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline getiren, hatta kinle yaklaşanlar, İnönü’ye, onun üzerinden Atatürk’e, Cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık etmektedir.
Özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın tapu senedi olan Lozan’a giden süreci inşa eden ve anlaşmayı hayata geçiren başta Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve 2. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız İsmet İnönü ile milli Mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.
Kurucu değerlerimiz ve kurucu kadrolarımızın hedef ve idealleri, geçmiş 100 yılda olduğu gibi önümüzdeki yüz yıllarda da vazgeçilmez yol göstericimiz olmaya devam edecektir.
Biz, CHP olarak, Kanun Teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Lozan Antlaşması’nın imzaladığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanmalıdır.
Bugün aynı zamanda basında sansürün kaldırılışının 115. Yıldönümü. 24 Temmuz’un basın için bayram olmaktan çoktan çıktığı günleri yaşıyoruz. Ne yazık ki, basında sansürün kaldırıldığı 1908 istibdat koşullarından çok daha kötü koşullarla karşı karşıyayız.
Gazetecilerin, basın emekçilerinin dövüldüğü, tehdit edildiği, hepse atıldığı; basın kurumlarının kapatıldığı; ekranların karartıldığı; erişim engellerinin fikir suçlarının sansürün ve soruşturmaların olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 2002 yılında 100. Sıradayken bugün 165. Sıraya kadar gerileyen ülkemizde, basın durumu demokrasimizin de içler acısı durumunu gözler önüne sermektedir.
İktidar, geldiği günden beri Türkiye’de halkın haber alma hakkını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışmaktadır. Gazeteci adı altında satın aldığı yandaşlarıyla adaletsizliği, haksızlığı, yolsuzluğu ve yoksulluğu görünmez kılmaktadır.
Unutmayalım ki, Çin’den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye’de, bu sorun sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun sorunudur.
Biz CHP olarak, özgür medyayı ve dolayısıyla halkın haber alma hakkının gasp edenlere; basın emekçilerinin sendikal haklarını en alt seviyelere indirenlere; korku, sansür ve hapis üçgeninde basını tehdit edenlere karşı, kalemini satmayan, gazeteciliğin meslek ilkelerine ve etiğine sahip çıkan saygın ve özgür gazetecilerin yanında olacağız.”