AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla Erzincan’da, Temel atma, tapu ve anahtar teslim töreni gerçekleştirildi.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla Erzincan’da, Temel atma, tapu ve anahtar teslim töreni gerçekleştirildi. Törene ayrıca Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza Aydoğdu, AK Parti Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman, Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, Siyasi Parti İl Başkanları, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları ve bazı STK temsilcileri katıldı. Sırasıyla Belediye Başkanı Bekir Aksun, Milletvekili Süleyman Karaman, Vali Hamza Aydoğdu, Bakan Mehmet Özhaseki ve AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım birer konuşma yaptılar.
İlk olarak konuşan Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
“Bugün burada bir temel atma töreni anahtar teslim töreni vesilesiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız. Çok şükür cumhur ittifakının güç ve kudretiyle bu tür etkinliklerin devamı başta deprem bölgesi olmak üzere depremle ilişkilendirilmiş olan şehirlerimizde de kentsel dönüşümün hızlandırılması gayesiyle, çok hızlı bir şekilde bu törenler yapılmaya devam edecek, ve inşallah şehrimiz bundan ziyadesiyle faydalanacaktır.
Bugün Sayın Bakanımızın burada bir temel atma töreni vesilesiyle Erzincan’da kentsel dönüşümü hızlandırma adına katkıları olacağı inancıyla kendilerine hoş geldin diyorum. TOKİ aracılığıyla yapılan bu kentsel dönüşüm Kızılay, Hocabey inşallah merkez çarşısıyla devam edecek kanaatindeyiz. Sayın Bakanım yeni geldi inşallah arz edeceğiz kendilerine şehrimizin kentsel dönüşüme ihtiyacı olan tek bir alan kaldı. Sayın vekillerimin bizim arzumuz gayretimiz oranında dönüşmesi Sayın Bakanımızdan buradan arz ediyoruz ve Erzincan halkımıza hayırlı olsun diyor saygılar sunuyorum.”
Ardından konuşan Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman şu ifadeleri kullandı;
“Biraz önce Belediye Başkanımızda arz etti Sayın Bakanım inşallah en kısa zamanda dönüştürülmesi gereken Merkez Çarşımız var. Bu merkez çarşısını dönüştürmek istiyoruz. Onun için sizden destek bekliyoruz. Ayrıca elbette Erzincan’da Millet bahçeleri yapımına başlandı. Öncelikle Vasgirt deresi ve Millet bahçesi inşaatına başlandı. Onun için teşekkür ediyoruz ve Valilikle stadyum arasında ki bölümünde acilen yapılması ve burada 24 saat yaşayan stadımızla birlikte Millet bahçesi kütüphane ve müzeyle birlikte bir yaşam merkezi haline getirilmesini de sizlerden arz ediyoruz. Erzincan’da Sayın Başbakanımızın talimatıyla üniversite de kurulan deprem Enstitüsü dolayısıyla biz Erzincan’ı depreme dayanıklı örnek İl olarak almak istiyoruz. Cumhurbaşkanımızın ’da belirttiği gibi beş katı geçmeyen binalar ile Erzincan inşallah gelecekte depreme dayanıklı örnek Kent olsun istiyoruz. Bunun için çalışmalarımız sürdürüyoruz. Ve diyoruz ki, İstanbul’a uygulanan yarısı sizden yarısı bizden kampanyasını deprem kuşağı altında olan Erzincan ve diğer İllerimizde inşallah uygulanmasını istiyoruz. Değerli bakanım Erzincan’ın Türkiye’de de Dünya’da da örnek gösterilen depreme dayanıklı İl olmasını istiyoruz. Bunun için de Çevre Bakanlığımıza ve Hükümetimize güveniyoruz. Evet, 2004 yılında başlayan şehirlerde dönüşümden nasibini Erzincan’da aldı. Belediye Başkanımızın başlattığı bu bölümde Hocabey-Kızılay mahalleleri ile devam ediyor. İnşallah bundan sonra da diğer bölgelerle devam edecek ve Erzincan daha yaşanabilir bir kent olacak.
Değerli Başbakanım Erzincan’ın gelişiminde katkıda bulunan ve her zaman Erzincan’ın gelişmesi için bize yön gösteren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Erzincan’daki her eserde emeğiniz olduğunu yol gösterici olduğunuzu biliyoruz ve size de özel teşekkür ediyoruz. Elbette şimdi ve önceki Çevre ve Şehircilik Bakanımıza ve Milletvekillerimize çok teşekkür ediyor hepimize saygılar sunuyoruz.”
Ardından Konuşan Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza Aydoğdu şu ifadeleri kullandı;
“Şehirleri güzelleştiren, mekânlara anlam katan insanlardır. Şehrimizde kısa bir süre önce göreve başlamama rağmen bu kadim şehrin, taşına toprağına, ruhuna hâkim oldukça, insanımızla hemhal olup muhabbet ettikçe, Erzincan’ın bir ilden öte, kültür ve medeniyet ocağı olduğuna şahit oldum.
Yediden yetmişe her bir vatandaşımızın şehrimizin gelişimine katkı sunmaya gayret göstermesi, diğergamlığın, hoşgörünün, kardeşliğin tesisinde ve korunmasında özverili davranması bir yandan şehrin valisi olarak bizlerin de işini kolaylaştırmakta, diğer yandan da mesuliyetimizi iki kat artırmaktadır. Bugün, şehrimizin silüetini değiştirecek, deprem riskini azaltacak, hemşehrilerimizin temel ihtiyaçlarını karşılayacak, yaşam konforlarını yükseltecek ve en önemlisi de tebessüm, huzur ve mutluluklarına vesile olacak;
-Kızılay – Hocabey Kentsel Dönüşüm Projesi
-Demirkent Riskli Alan Konut Projesi
-Vasgirt Deresi Millet Bahçesi Projesi
-Katı Atık Transfer Merkezi Projesi
-Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yeni Hizmet Binası Projesi’nin temellerini atacağız.
– Ayrıca, Kayı köyümüzde yapılan yaklaşık 80 konutumuzun tapularını hak sahiplerine teslim edeceğiz.
Ayrıca;
-Kemaliye’deki 161 TOKİ Konutunun anahtar teslimini yapacağız.
Yürekte büyümeyen, gerçek hayatta var olamaz. Bu mümbit topraklarda yetişip ülkemizin gelişmesi için büyük emekler sarf eden, katma değeri yüksek projeleri hayata geçiren, şehrimizdeki her gelişmeyi yakından takip eden Binali Yıldırım Beyefendi’ye ve her gittiğimizde bize kapısı ve gönlü açık olan Erzincanlının her derdiyle dertlenen, anında çözüm üreten, projeleri destekleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki’ye ve değerli ekibine huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.
Geçmişten aldığımız güçle geleceğimizi daha emin adımlarla inşa edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sizleri saygıyla selamlıyor, projelerimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
Sonrasında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki şu ifadelere yer verdi;
“Bugün Anadolu’nun medeniyetler beşiği, doğu Anadolu’nun kapısı, Selçuklu diyarı Erzincan’dayız. Can Erzincan aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanını yollarla donatan, eserlerle dolduran, Cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı, Başbakanımız Binali Yıldırım’ın memleketi. Zatıalileriyle kabinede birlikte görev de yaptık. Çalışkanlığının yanında nahifliği, beyefendiliği ve esprili kimliğiyle her zaman siyasette fark oluşturmuştur. Onun memleketindeyiz. Buradan olmaktan mutluyuz, gururluyuz!
Bugün bereketli bir gün. Erzincan’ımızda açılış, temel atma, tapu ve anahtar teslim törenlerini gerçekleştireceğiz. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
ŞEHİR VE ŞEHRE HİZMET
Bir bilim insanı şehir hakkında şöyle söylüyor; “Şehirler onlara anlam katan insanlar gibi canlı organizmanalardır. Zamanı geldiklerinde doğarlar, büyürler, gelişirler. Tıpkı insan gibi iyi bakılırsa ömrü uzar aksi takdirde zamanla ölüme, yok olmaya doğru ilerler.”
Ben bu açıklamadan hareketle şunu söylüyorum: “Şehir ve insan birbirinin aynası ve aynısıdır. Bir şehre bakış atmak aslında bir insana, bir millete, bütün insanlığa bakmak demektir.”
Fatih Sultan Mehmet Han diyor ki: “Hüner bir şehri bünyad etmektir. Reaya kalbi abad etmektir.” Bize düşen bu anlayışla şehirlerimizi abad edip medeniyetimize katkı sunmaktır. Ünlü tarihçi, geleneksel sosyolojinin kurucusu ve bilim insanı İbn Haldun şehir hakkında; “Medeniyetin doğduğu, geliştiği, bütün insanlığa fayda sağlamak için yayıldığı yerlerdir.”
İbn Haldun burada medeniyeti merkeze alarak aslında şunun altını çizer; bir şehir ancak özgün kültürü, ticareti, ekonomik ağı, tarihi, mimarisi kısacası özgün kimliği ile birlikte var olabilir. Bu yoksa; orada teknik olarak bir kentten bahsetsek de medeniyet izi taşımadığı için ona şehir diyemeyiz. Çünkü şehir; hayat, ekonomi, tarım, sanayi, ticaret demek. Aynı zamanda sosyal ilişkiler, din, tarih, kültür, turizm demek. Bu bakımdan bilim dalları arasında en fazla ortak alan kabul edilen temalardan bir tanesi de şehirdir. Şehirlerimiz bütün güzellikleriyle ve imtihanlarıyla yaşam alanlarımızdır.
TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİDİR
Kardeşlerim, Cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. Seyyah İbn Batuta 700 sene önce yazdığı eserinde şöyle söyler: “Anadolu diye bilinen bu ülke, dünyanın belki en güzel memleketi. Allah Teâlâ güzellikleri öbür ülkelere ayrı ayrı dağıtırken burada hepsini bir araya toplamış. Dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı burada yaşar ve en leziz yemekler de burada pişer. Allah Teâlâ’nın yarattığı kullar içinde en şefkatli olanlar buranın halkıdır. Bu yüzden şöyle denilir: ‘Bolluk ve bereket Şam diyarında, sevgi ve merhamet ise Anadolu’da.”
Ancak her nimetin bir külfeti; her güzelliğin bir bedeli, her bereketin bir imtihanı var. Türkiye’nin etrafı ateş çemberiyle çevrilidir. Yer altı ise sismik hareketlerin dünyada en yoğun olduğu noktalardan birisidir. Alpler’den Himalaya’ya uzanan hat içerisinde Türkiye; yüksek deprem riski taşıyan 5 ülkeden birisidir.
Topraklarımızın %66’sı, nüfusumuzun %71’i birinci derece riskli deprem bölgesinde yer alıyor. Şunu net olarak ifade edelim: “Türkiye bir deprem ülkesidir.” Her an, ülkemizin herhangi bir noktasında yıkıcı bir depreme maruz kalabiliriz. İmam Rabbani ne güzel söylüyor: “Kul tedbir alır, sebebe yapışır, takdiri Allah’a bırakır.” Bize düşen, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinden hareketle tedbir almaktır.
ÜLKEMİZDE 3 BÜYÜK FAY HATTI VAR
Bakın ülkemizdeki üç büyük fay hattı var:
- Kuzey Anadolu Fay Hattı,
- Doğu Anadolu Fay Hattı,
- Batı Anadolu Fay Hattı.
Bir tanesi ve en büyüğü/en uzunu bu bölgeden başlıyor. Kısaca KAF olarak ifade edilen Kuzey Anadolu fay hattı; Van bölgesinden doğarak Erzincan üzerinden Kastamonu/Tosya eliyle İstanbul’a/Marmara’ya ulaşıyor, oradan Tekirdağ’a doğru ilerliyor.
KAF; yer kabuğunda yer alan ısı ve basınç sebebiyle dünyanın en hareketli, en aktif fay hatlarından bir tanesidir.
Bu faylar üzerinde sıklıkla deprem gerçekleşiyor. Son bir asırda bu topraklarda 226 tane 6 ve üzerinde deprem meydana geldi. Denizde olanları saymazsak ana karamız üzerinde 60’tan fazla deprem yaşadık. Deprem sebebiyle son 100 yılda toplam 130 bin canımızı yitirdik. Bu doğrultuda bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini asla aklımızdan çıkarmamalı, depremlerle ve diğer afetlerle yaşamayı öğrenmeli, özellikle yeni nesillere bunu öğretmeliyiz. Bakın; 1939 Erzincan Depremi; cumhuriyet tarihimizin en büyük facialarından birisidir. 32 binden fazla insanımızı yitirirken 113 bin kadar bağımsız bölüm de kullanılamaz hale geldi. Depremin acısını en çok yaşayan şehirlerin başında gelir Erzincan. Acısı hala yüreklerimizdedir. Evet; o deprem bir kar tanesi gibi büyümeye başladı bugün bir çığ olarak İstanbul’a doğru enerji taşıyor.
ERZİNCAN’DAN ORTAYA ÇIKAN ENERJİ İSTANBUL’A ULAŞTI
1939 Erzincan Depremi ile başlayan ve 1999 Marmara depremine kadar uzanan hatta sırasıyla şu depremleri yaşamıştık.
- 1939 Erzincan Depremi
- 1942 Niksar Depremi
- 1943 Tosya Depremi
- 1944 Bolu Depremi
- 1957 Abant Depremi
- 1967 Adapazarı Depremi
- 1999 Gölcük Depremi,
Biz şimdi Erzincan’dan başlayan depremle İstanbul’a, Marmara’ya ulaşan enerji birikiminin oluşturması muhtemel depreme karşı gece gündüz demeden kentsel dönüşüm çalışmalarımızla tedbir almaya gayret ediyoruz. Bir yandan da bin yılın afetinin yaralarını sarmaya çalışıyoruz.
BİN YILIN AFETİ HAKKINDA
6 Şubat’ta yaşadığımız deprem, kayıtlara asrın felaketi olarak geçti ancak ben buna Malazgirt’ten beri yurt tuttuğumuz bu topraklarda, 1000 yılda yaşadığımız en büyük felaket, bin yılın afeti diyorum. Deprem, doğrudan 11 şehrimizi, toplamda 18 şehrimizi ve 14 milyon insanımızı etkiledi. Depremin ilk dakikasından itibaren devletimiz sahadaydı, afet bölgesindeydi. Sayın Cumhurbaşkanımız, 04.17’de hepimizden önce harekete geçmişti. Her şehre Bakanlar, Valiler, Kaymakamlar görevlendirdi. Devletin bütün imkanları seferber edildi. Ben de o dönem AK Parti Yerel Yönetimler Başkanı olarak 809 belediyemizi ivedilikle bölgeye yönlendirdim. Yurtdışından gelen yabancı muhataplarımız “Bu depremin dörtte biri bizde olsa üstesinden gelemezdik.” dediler.
Şunu net olarak söyleyebilirim: Bütün bir millet ayaktaydı! Biz de Bakanlık olarak afetin ilk anından itibaren çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Zaman zaman itirazlarla bazı ufak değişiklikler olsa da 680 bin konut, 170 bin depo/ahır/dükkan gibi bağımsız bölümün ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldiğini tespit ettik. Ortaya çıkan maliyet 110 milyar $.
Hiç kimse merak etmesin. Gece gündüz demeden çalışıyoruz. İnşallah deprem bölgesinde toplamda da 850 bin güvenli ve sağlam bağımsız bölümü vatandaşlarımıza teslim edeceğiz! Afetten zarar gören şehirlerimizde bir yandan rezerv alanda konutlar inşa etmeye devam ederken bir yandan da zemini müsait olan yerlerde vatandaşlarımızın kendi evlerini yapmalarını sağlamaya çalışıyoruz. İnşa sürecini hızlandırmak için Yerinde Dönüşüm projesini başlattık. Şu anda Yerinde Dönüşüm projemize E-Devlet üzerinden başvuru sayısı 203 bini aşmış durumda! Ruhsattan meskene kadar her bir safhasını Bakanlığımız kontrol edecek. 4 kırmızı çizgimizden ödün vermeden güvenli konutlarımızı inşa edeceğiz.
AFETLERE DUR DENMEZ AMA ÖNLEM ALINIR
Peyami Safa, 1940 yılında Büyük Erzincan Depreminin ardından şunları yazar: “Zelzele geçti. Hele şu açıkta titreşen vatandaşları da bir çatı altına soksak, olur biter. Bu da geçer yahu!” demeyelim. Geçmez bu, geçmez. Bir gün Adana’yı sel basar, başka bir gün Erzincan’ı zelzele yıkar, daha başka bir gün limansız Karadeniz kıyılarımız önünde vapurlar batar. Rüzgâra: “Esme!”, sulara: “Taşma!”, toprağa: “Sallanma!” diyemeyiz. Memleket ve Anadolu davasını, eğitim veya ziraat, kültür veya ekonomi, sanat veya teknik, bütün maddi ve manevi unsurları arasındaki ilişkilerin tamamına ait prensiplerle halletmezsek rüzgâr eser, sular taşar, yer sarsılır ve bütün memleket ve bütün Anadolu, asırlardan beri olduğu gibi, yer yer yıkılır, Erzincan harabesine döner.”
Evet bugüne kadar bu topraklarda pek çok afet yaşadık. Büyük acılar çektik, insanlarımızı kaybettik. Geçmişe yönelik bir şey yapabilmemiz, zamanı geriye almamız mümkün olmadığına göre, bundan sonra yapılacak tek şey 6 Şubat depremlerini milat kabul edip, bundan sonra adımlarımızı büyük bir titizlikle ve dikkatle atmaktır.
Ne diyor Mevlâna: “Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir.” Bundan sonra ne şehirlerimizin yıkılmasına ne de insanımızı kaybetmeye tahammülümüz kalmamıştır. Artık insanımız güvenli, sağlıklı, çevreci, Sıfır Atık uyumlu konutlarında geleceğe daha güvenli bakabilmelidir. Bizim de bütün, çabamız, gayretimiz, çalışmamız bunun içindir. İşte bu anlayışla bugün kentsel dönüşüm, anahtar ve tapu teslimi ile açılışlar ve yeni yatırımların temel atma törenleri için Erzincan’dayız.
TEMEL ATMA VE AÇILIŞ BİLGİLERİ / KAPANIŞ
Bugün Erzincan’ımızda bereketli bir gün geçiriyoruz.
- Merkezde; Kızılay, Hocabey ve Demirkent mahallerimizde 1 milyar 215 milyon TL’lik yatırımla; 612 konut ve 107 dükkânın,
- 75 milyon lira yatırım değeriyle İl Müdürlüğümüzün,
- 658 bin m2 büyüklüğünde Vasgirt Millet Bahçemizin temellerini atıyoruz.
- Yine; TOKİ’miz eliyle 161 sosyal konutun,
- Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın köyü olan; Osmanlı’yı kuran Kayı ailesinin evlatlarına, Kayı Köyü sakinlerine 79 konutun tapularını teslim ediyoruz.
- 4 noktadaki istasyonunu birbirine bağlandığı Katı Atık Aktarma Transfer Merkezimizin açılışını yapıyoruz.
Turgut Uyar Erzincan için şöyle söyler:
“Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur.”
Temellerini attığımız, açılışlarını yaptığımız, teslimlerini gerçekleştirdiğimiz tüm yatırım, eser ve hizmetlerin hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sizleri saygıyla, hürmetle, muhabbetle selamlıyor; Allah’a emanet ediyorum.”
Son olarak konuşan AK Parti Genel Başkan Vekili ve Son Başbakan Binali Yıldırım şu ifadelere yer verdi;
“Bugün Erzincan’ımızda yeni bir hizmetin başlangıcı için bir araya geldik. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Değerli hemşehrilerim, Sayın Bakanımız uzun uzun depremin ne kadar yıkıcı olduğunu ve bu konuda neler yapıldığını anlattı. Ben size depremi anlatmayacağım çünkü depremi yaşayan bir ildeyiz. Deprem denince akla gelen bir ildeyiz. 1939 depremi 6 Şubat depremine kadar hep konuşulan bir depremdi. Ancak Kahramanmaraş’ta otuz saat arayla yaşadığımız o yıkıcı deprem, ne yazık ki Erzincan depremini aşan çok daha büyük kayıplara yol açtı ve asrın felaketi olarak tarihe geçti.
Erzincan depreminin, 1992 depreminin şehrimize büyük acılar yaşattığını ve büyük maddi kayıplara neden olduğunu biliyoruz. Ancak bu depremlerden sonra Erzincan’ın yeri birkaç kez değişti ve adeta şehir yeniden inşa edildi. Tren istasyonunun aşağısında daha güneydeyken, şehir şimdi bugünkü yerinde. Sayın Bakanım, Erzincan acılara ve depremlere bağışıklılık kazanmış bir şehir. Erzincan insanı da acılarla yaşayan ve bu acıları dağa çeviren insanlardır. Kentsel dönüşüm işini ilk olarak çarşı mahallesiyle başlattık. Yaklaşık 15 yıl önce çarşı mahallesinin biraz ilerisinde dönüşüm gerçekleştirildi. Hemşehrilerimiz için güzel evler inşa ettik. Şimdi birçok insan bu yeni evlerinde huzur ve güven içinde yaşıyor. Şehirler ancak ve ancak içinde yaşayan olursa anlam ifade eder. Bu binaları yaparken dikkat etmemiz gereken en önemli konuların başında depreme dayanıklılık gelmekte. Bunun yanında çevre dostu yaşanabilir binalar inşa etmek de önemlidir. TOKİ, son depremlerde en güvenli binaları inşa ettiğini bir kez daha gösterdi. Birçok şehirde binalar yerle bir olurken TOKİ binaları ayakta kaldı. Bu, devletimizin insanlarına verdiği değerin bir göstergesidir. Tüm inşaatçılara örnek olmalı. İnsanlara mezar olsun diye değil, huzur içerisinde yaşasınlar diye binalar yapıyoruz. Burada yapacağınız yanlışlar size sadece hukuki bir sonuç doğurmaz, ömür boyu vicdani bir sorumluluk yükler. Deprem, 14 milyon insanı doğrudan etkiledi ve 110 bin kilometrekare toprak alan doğrudan etkilendi. Eğer bu deprem gelişmiş bir ülkede olsaydı, inanın bu depremin altında kalırlardı. Bırakın depremi, küçük bir sel felaketi yaşanıyor ve haftalarca o bölgeye gidemiyorlar. 150 binden fazla iş yeri, 850 bini bulan bir değişimden bahsediyoruz. Yeni bir şehir inşa etmekten, 3 trilyondan bahsediyoruz. Deprem, hiçbirimiz öngörmediği bir şeydi, 110 milyar dolar, dünyadaki 40-50 ülkenin her birinin ayrı ayrı milli gelirinden fazla. Bu, Türkiye’nin gücünü gösteriyor. Deprem sonrası doğudan batıdan kuzeyden güneyden 85 milyon seferber oldu. Devletimiz tüm imkânlarıyla oradaydı, valilerimiz, belediye başkanlarımız, bakanlarımız, milletvekillerimiz, herkes oradaydı. 2-3 ay boyunca gece gündüz demeden çalışıldı, yaralar sarıldı, enkazlar kaldırıldı, hayat normale döndü. Şimdi de suretle konutların yapımı devam ediyor. Çarşı Mahallesinden sonra Kızılay Hocabey dönüşümüne başlandı. Bir kısmı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı desteğiyle belediye başkanlığımız tarafından yapımına başlandı. 370 civarında konut bitmiş durumda. Şimdi temelini atacağımız geri kalan 600’e yakın konutun yapımıyla ilgileniyoruz. Merkez çarşısı hakikaten yapılması gereken bir yer. Vasgirt deremiz şehre nefes aldıracak 200 dönümlük bir alanda. Oranın da inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. Bugün resmi temelini atacağız. Aynı zamanda Kemaliye’de bitmiş konutların canlı bağlantıyla anahtar teslimini yapacağız. Köylerde dönüşümün bir örneği olan Kayı Köyü’nde de on tane kardeşimize tapuları temsili olarak verilecek. Diğer vatandaşlarımız da tapularını eş zamanlı olarak alacak. Erzincan son 20 yılda kamu hizmetlerinden gereği ölçüde yararlanmış bir il olmakta. Erzincan çevre yolu, Erzincan- Sivas yolu, Erzincan- Erzurum yolu ve ilçelerimize olan bağlantı yolları, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Polis Eğitim Merkezi okullarımız… Erzincan devlet hastanemiz yetmedi, şimdi de 500 yataklı çok modern bir eğitim hastanemiz tamamlanmak üzere. Dolayısıyla yeni valimiz Hamza Aydoğdu’ya bu şehirde yeni hizmetlere vesile olmasını temenni ediyorum. Kendisinin Aksaray’da güzel izler bıraktığını biliyoruz ve can Erzincan’ımıza hak ettiği hizmetleri elbette verecektir.”