SON DAKİKA
hava
Google News

“ÜLKEMİZE, DOĞAMIZA, COĞRAFYAMIZA YAZIK”

Son Güncelleme :

17 Şubat 2024 - 11:52

/ 460 views kez okundu.
reklam
“ÜLKEMİZE, DOĞAMIZA, COĞRAFYAMIZA YAZIK”
reklam

Erzincan’ın İliç İlçesi Çöpler Altın Madeni sahasında liç yığını alanında meydana gelen toprak kayması ve ardından vatandaşlarımız üzerine gelen acı felaket arttığı her gün üzüntüsünü kedere bırakıyor. Günlerdir toprak yığını altında kalan işçilerimize ulaşılamazken her yeni gün afetin acı gerçekleri gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu felaketin Erzincanlı vatandaşlarımızda yarattığı etkiyi anlamak açısından vatandaşlarımıza yaşanan afet ve gelişmeler hakkındaki duygu ve düşüncelerini aldık. Vatandaşlarımız bakın ne yanıtlar verdi.

Erzincan’ın İliç İlçesi Çöpler Altın Madeni sahasında liç yığını alanında meydana gelen toprak kayması ve ardından vatandaşlarımız üzerine gelen acı felaket arttığı her gün üzüntüsünü kedere bırakıyor. Günlerdir toprak yığını altında kalan işçilerimize ulaşılamazken her yeni gün afetin acı gerçekleri gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu felaketin Erzincanlı vatandaşlarımızda yarattığı etkiyi anlamak açısından vatandaşlarımıza yaşanan afet ve gelişmeler hakkındaki duygu ve düşüncelerini aldık. Vatandaşlarımız bakın ne yanıtlar verdi;

“Tek temennimiz orada sağlam çıkmaları. Allah yardımcıları olsun. Rabbim kimseye böyle bir kaza bela vermesin.”

“Göz göre göre gelen bir şey. Bu hata da ……’un yaptığı bir hata.”

“Bir felaket. Maalesef bir felaket.”

Röportaj yaptığımız bir vatandaşımız sorduğumuz soruya önce bir yazı okuyarak başlamak istediğini belirtti. Vatandaşımızın okuduğu yazı oldukça manidardı; “Bakın elalemin ülkesinde neler oluyor, bizim ülkemizle karşılaştıralım. ‘Yaklaşık 34 yıldır Kanada’da yaşıyorum. Burada bahar geç gelir. Ağaçlar Mayıs ayının sonunda çiçek açarlar. Yalnız bir ağaç vardır, bizdeki kardelen gibi… Nisanın sonunda çiçek açar. Eksi derecede bile zamanı gelince çiçeğinin açar.

Bundan yaklaşık 25 yıl öncebir Cumartesi günü öğle yemeği için bir restorana gidiyorum. Hava güzel artı 14 derece.. Mayıs ayının ilk haftası… Şehir içinde çoktur, kısa boylu geniş saçaklı bir ağaç. Çiçekleri o kadar güzel açmış ki.. Ağaçtan bir dal kırdım, elimde restorana götürdüm. Sık gittiğim bir restorandı.  Cumartesi günleri tavuk kanadıyla bira günleri olur. Ben de iki haftada bir uğrardım. Garson kızlar beni tanırlar, her gidişimde tebessümle karşılarlardı.

Üniversite öğrencisi kızlar çiçeği elimde görünce tebessümle karşılamadılar. Dışarda balkonda oturdum. Bira ve tavuk kanadı söyledim.  Balkonda oturanlar da çiçeğe doğru baktılar, anlayamadım.

Daha sonra garsonlardan biri ya da müşterilerden biri telefon etmiş olacak ki 20 dakika geçti, çiçek masanın üzerinde. Belediyeye ait çevre koruma arabası geldi, park etti. İçinden 35 yaşlarında bir adam çıktı, gülümseyerek bana doğru geldi. Masadaki çiçeğe baktı. Nezaketli bir şekilde

-“O çiçeği alıp arabama gelir misiniz?” dedi. O zaman anladım. Bu çiçeği dalıyla kırmak yasak.

Arabaya yanına gidince bana hitaben:

-“Mahkemeye mi gitmek istiyorsun, yoksa para cezası mı vereyim” dedi.

– “Ne kadar para cezası” dedim. Bir metre çıkardı ve dalın boyunu ölçtü. Yaklaşık 40 cm.

-“40 dolar yazacağım” dedi ve yazdı. Pazartesi günü 40 doları belediyeye ödedim.

Kendi ağacının dalına dokundurmayan Kanadalı bizim Kaz Dağlarını dümdüz ediyor. Hem doğayı katlediyor. Hem de siyanürle altın arıyor. İnsan sağlığını tehdit ediyor.  Bunlar 40 cm ağaç dalı için ceza kesiyor. Ya bizim dağlarımızın hali nice olacak!’ iyice anlaşıldı değil mi? Teşekkür ederim.”

“Bunda bir ihmal söz konusu tabi. Kendi nimetlerimizden faydalanamadığımız gibi yurt dışı bağlantıları olan kişileri zengin etmek için yıllardır elimizden geleni yapmış durumdayız. Halen de ona çaba gösteriyoruz. 9 ailenin canı yanmış. Allah’tan ümit kesilmez. İnşallah sağ çıkarlar. Ama yine de bu kapanacak bir yara değil. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Siyanür denilen bir zehirli madde var ki, üzerinden diğer tarafa geçti mi ölü olarak düşüyor. Bunun da bilincindeyiz. Devlet büyüklerimiz oy alıp da ertesi günü unutmamaları lazım. Üstüne devamlı gitmemiz lazım. Yapabileceğimiz tek şey duadan başka bir şey değil. Ama tepki olarak da yetkili kim varsa bir an evvel çözüm getirmesini temenni ediyoruz. Ciğerlerimiz yandı. Ben de emekli bir devlet memuru olarak bunun üstüne gidilmesi taraftarıyım. Referandum, seçim ne gerekiyorsa bu konuda ilk oy verecek insanlardan biri de benim. Allah sonumuzu hayır etsin. Bu yabancılara peşkeş çekme durumunu bırakalım artık. Ne hallere düştük. Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye derken ben 13 senedir emekliyim geçim derdine düşmüşüz. Gideceğim iş bulayım. Aldığım para evimin kirasına yetmiyor. Yabancılar bizim buradan madenleri alıp alıp gidiyorlar. Adamların yat kat bilmem ne hiçbir dertleri yok ki. Hangisine sorsan ekmeğin fiyatını bilmezler. Etin kilosu kaç ne bilsin. Bizim evlere aylardır et girmiyor. Günde bir tane ekmek alıp gidiyorum. O da aldığım esnaftan utanıyorum. Diyor abi sen tek kişi misin? Tek kişiyim. Yalan söylemek durumuna düşüyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.”

“Ben çok takip etmedim açıkçası. Ama işçilerin halen enkaz altında olduğunu duydum. Fazla bir bilgim yok ama Valimizin gerekeni yapacağını düşünüyorum.”

“Yazık. Bu insanların çektiği, yaşadığı acılardan o zehirli sulara. Ben de madende çalışıyorum. Görüyorum neler olduğunu, yaşandığını görüyorum. Yazık, ülkemize de, doğamıza da, coğrafyamıza da yazık. Ben buradaki madende çalışmıyorum ama orada biraz daha Avrupa Standartlarında çalıştırılıyoruz. Eldivenler, kbrn araçları. İş güvenliği kanunlarına her türlü uyuluyor. Türkiye’de öyle bir şey yok zaten. Bahsetmek de zor. O yüzden Allah yardımcımız olsun. Başka hiçbir şey demiyorum.”

“Çok üzüntülüyüz. Yazık oldu. 9 tane genç şu anda toprağın altında yatıyor. Sebebi ben değilim. Yok Allah’tan gelmiş bilmem ne. Saçma şeyler konuşuyorlar. Çok suçlular. Günahtır, yazıktır. Onlar hepimizin çocukları yazık yani. Elimizden üzüntüden başka bir şey gelmiyor. Anne babaya Allah sabır versin. Allah onlara yardım etsin.”

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.