13 Şubat 2024’te İliç’te meydana gelen heyelan olayının ardından sosyal medyada ve halk arasında dolaşan bilgi kirliliğine son vermek adına Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nden uzman akademisyenler tarafından araştırma raporlarına göre açıklama yapıldı.
13 Şubat 2024’te İliç’te meydana gelen heyelan olayının ardından sosyal medyada ve halk arasında dolaşan bilgi kirliliğine son vermek adına Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nden uzman akademisyenler tarafından araştırma raporlarına göre açıklama yapıldı. Sosyal medyada dolaşan bilgi kirliliklerine yönelik araştırma raporlarını sunarak, 17 farklı noktadan yer altı ve yer üstü sularından alınan numuneler doğrultusunda siyanüre rastlanılmadığı aktarıldı. Kurumuş olan ve karlar eridiğinde aktifleşen Sabırlı Deresinin önüne set yapılarak, dere aktığında Fırat Nehrine ulaşılması engellendi. Devlet Su İşleri, bölgede Sabırlı Deresinde olağanüstü bir çaba ile gerekli tüm önlemleri alarak liç yığınının suyla temasının engellenmesini sağladı. Araştırma raporlarına göre ilk olarak konuşan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çağrı Çırak, heyelanın meydana geldiği maden sahasında çevresel etkileri araştırmak adına orada olduklarını belirten açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyeleri olarak bunun çevresel etkileriyle alakalı bir değerlendirme yapmak ve raporlaştırmak için buradayız. Sayın Rektör’ümüzün talimatıyla geldik. Bütün maden sahasını gezdik. Bu zamana kadar DSİ’nin Çevre Şehircilik Bakanlığının ve AFAD’ın yaptığı çalışmaları yerinde gördük. Yapılan tüm kimyasal analizleri inceledik. Tüm ölçümleri değerlendirdik. Bununla alakalı bazı değerlendirmeleri hocalarımla beraber sizlere arz edeceğiz. Öncelikle Doç. Dr. Yıldırım DALKILIÇ hocam bazı konulardan bahsedecek.”
Ardından konuşan EBYÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidroloji Uzmanı Doç. Dr. Yıldırım DALKILIÇ şu ifadeleri kullandı; “Az önce Sayın Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Çağrı ÇIRAK’ın da bahsettiği üzere rektörümüzün talimatıyla hâlihazırda buradaki su ve çevreyle ilgili olası etkiler üzerine bir değerlendirme yapmak üzere Valiliğimizin uhdesinde burada bulunmaktayız. Şimdi sizlere dağıtılmasını rica ettiğim şöyle bir DSİ’nin çalışmalarını özetleyen bir harita var. Sanırım hepinize takdim edildi bu haritalardan. Burada öncelikle bakın şu şekil üzerinde anlatmaya çalışayım ki olay iyice anlaşılsın. Şurada görmüş olduğunuz bakın bir numaralı iki adet gözlem kuyumuz var. Kuyusu açılmış. Bunları yerinde gördük tespit ettik. Burada su ve toprak kalitesi ölçümleri yapılıyor. Olası bir risk var mıdır? Birtakım değerlerde ani yükselişler söz konusu mudur? Bunlar risk oluşturmakta mıdır? Gibi bunlarla ilgili tüm analizler sürekli olarak takip ediliyor. Bu gözlem kuyuları sayesinde. Daha sonra bakın ilk olarak yapılan işlerden bir tanesi de tüm bu işlerin planlamasının öncelikle DSİ tarafından, Devlet Su İşleri tarafından yapıldığını söylemek durumundayım. Gerçekten inanılmaz bir iş çıkarmış Devlet Su İşleri kurumumuz. Çevre Şehircilik Bakanlığımız aynı şekilde. Müthiş bir iş çıkarmışlar. Hayran kaldım yapılan işlere. Bunu söylemek durumundayım. Geçici depolama tesisi bakın iki numarayla şurada görmektesiniz. Bununla ilgili önemli bir aşama kaydedilmiş. Zaten denetim ve kontrol hizmetleri de tamamen yine Devlet Su İşleri tarafından yürütülmekte. Bu geçici depolama tesisi inşa edildikten sonra dolgusu tamamlanmış. Onu da yerinde gördük. Enjeksiyon faaliyetlerinin hala devam ettiğini yerinde tespit ettik. Bu heyelan eden liçin bu topuğuna bir dolgu sedyesi inşa edilmiş. Onu da şurada görüyorsunuz bakın. Şurada. Ve daha sonra bakın şuradan gelen bir Sabırlı deremiz var. Çok konuşulan mesele bu zaten. Bu Sabırlı Deresi’nden öncelikle şu liçin hemen üstünde bir beş adet pompayla kapasitesi yüz yirmi litre saniyeye ulaşan pompalarla su atık barajlarına alınmakta. Atık havuzlarına alınmakta. Amaç ne burada? Amaç Sabırlı Deresi’nin suyunun hiçbir şekilde bu heyelan eden linç bölgesiyle temas etmemesi. Amaç tamamıyla bu. Bunun için de gerekli tüm önlemler alınmış. Bakın şurada dört numarayla heyelan önüne kaya dolgu seddi olarak yapılmış. Bu da heyelanın daha fazla dereye doğru ilerlememesi için alınmış tedbirlerden bir tanesi. Asıl planlanan ise şu liç bölgesinden hemen önce suyu derive ederek yani çevirerek derenin akış yönünü değiştirerek hiç bu heyelan bölgesiyle temas etmeden direkt olarak ana kola, Karasu’ya ulaşmasını sağlamak. Bunun da planlaması yine DSİ tarafından yapılmış. Şu an çalışmalar devam ediyor. Ayrıca Çevre Şehircilik Bakanlığımız tarafından ve izin ve denetim genel müdür tarafından sürekli olarak yapılan kimyasal bir takım ölçümleri de yerinde gördük. Test ettik. Az önce Çağrı Hoca’mızın da söylediği gibi tüm bu çalışmaları raporlayacak ve takip edeceğiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi olarak rektörümüzün talimatıyla burada bu izleme yapmaya devam edeceğiz. Elimizden gelen katkı neyse bunu da sunmak için çalışacağız.”
Son olarak konuşan EBYÜ Temel Bilimler Araştırma Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Volkan ÖZDOKUR, belirlenen 17 farklı noktadan yer altı ve yer üstü sularından numuneler alındığını belirterek yaptığı konuşmasında şunları kaydetti;
“Bugün burada önce Devlet Su İşleri’nin aldığı önlemler ve bu önlemler bazında kirlenmenin olabileceği noktalardaki örneklerin sonuçlarını değerlendirdik. Şimdi burada öncelikle şunu söyleyeyim. İlk aşamada dokuz noktada kontrol yapılmasına rağmen gerekli bilimsel çalışmaların ardından buraya gelen başka üniversiteden hocalarımızın, heyetlerin belirlediği öngördüğü noktalar dâhilinde on yedi noktadan yer altı ve yer üstü sularından numuneler toplanmakta. Ayrıca hâlihazır madenin kullanmakta olduğu havadaki hidrojen siyanür miktarını ölçen sistemlerden de veri akışı sürekli takip edilmektedir. Bu yeraltı, yer üstü ve toprak örneklerinde yapılan hidrojen siyanür analizi her biri hem burada yapılmakta hem de Bakanlığımızın referans laboratuvarında bu analiz sonucu doğrulanmakta. Ayrıca da özel iki laboratuvar tarafından bu sonuçlar test edilmek ve kayda alınmaktadır. O yüzden de tüm kamuoyunun buradan elde edilen sonuçların gönül rahatlığıyla inanması gerektiğini konunun uzman olarak vurgulamak istiyorum. Peki, bu örnekleme noktaları nereden alınıyor? Burada bakın şu heyelanın olduğu bölgeyi gösteriyor. Hemen altında. Buradan yeraltı ve yer üstü mavi noktayla harita üzerinde belirtilen yerlerden örnekler alınıyor. Geçici depolama alanlarının hemen altında. Gene Bu yol üstünde yeraltı sularından bir sızma mümkün görünen yerlerden tekrar örnek alınıyor. Geçmiyor. Barajımızdan örnekler alınıyor ve baraj kolundan beslenen sudan tekrar şuradan örnekler alınıyor. Şimdi size bu örneklerle ilgili bugüne kadar elde edilen sonuçları göstereceğim. Burada bakın Sabırlı Deresi’nin hemen altında yani heyelan kaymasının olduğu yerin hemen altından şu bölgeden elde ettiğimiz sonuçlar burada tablo. Bakın olayın gerçeklediği, gerçekleştiği 13 Şubat’tan günümüze kadar Avrupa Çevre Koruma Ajansı’nın belirlediği maksimum limite yaklaşık hiçbir sızıntı, kirlilik tespit etmemiş bulunuyoruz. Dolayısıyla elde ettiği sonuçlar şu an itibariyle herhangi bir sızıntının, kontaminasyonun varlığını bize göstermemektedir. Gene aynı şekilde baraj suyuna sızıntı oldu mu? Bunu görmek için de gene baraj suyundaki, baraj üzerindeki, Bağıştaş Barajı üzerindeki örnekleme kuyularımızdan aldığımız örneklerde siyanür cihazın ölçebileceği seviyenin altında görülmektedir. Yani herhangi bir siyanür kalıntısı ölçülmemiştir. Şu ana kadar elde ettiğimiz veriler bölgede siyanürle ilgili bir kalıntının, bir kontemin şu an hâlihazırda olmadığını bize göstermektedir. Gene madenin kendi ölçüm sistemlerinden, havadaki siyanür miktarı da takip edilmektedir. Ve burada da herhangi bir şekilde Avrupa Koruma Çevre Koruma Ajansı’nın limitlerinin üstünde bir değer elde edilmemiştir. Şu ana kadar olan durum budur.”
Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan öğretim üyeleri şu yanıtları verdiler;
“Şu ana kadar net olarak söyleyeceğim şu: Biz bilim insanları verilerle konuşmakla mükellefiz. Elimizde o bölgeden alınmış su örnekleri var. Ve bu örneklerin siyanür sonuçları belli. Barajda siyanür cihazın ölçebileceği düzeyi de bile değil. Biz şu anki standart ölçüm metodumuzla barajdaki seviyeyi bile. Şu an baraja herhangi bir siyanür kontaminasyonu yok.
Bu konuda hocam çok iyi açıkladı. Biz hislerimizle değil ölçtüklerimizle açıkçası konuşabiliriz. Şu an elimizdeki deneysel veriler hocamın da söylenildiği gibi örnek alınan noktaların hiçbirisinde bir siyanüre rastlanmadığını gösteriyor. Bunun dışında bir şey yani varmış gibi düşünmemiz olduğunu hissetmemiz bizim için anlamsız. Yani bilimsel ölçümler herhangi bir siyanür ölçemedik barajda. Diğer kısımlarda da olması gerektiği miktarında çok çok altında veriler var.”