Eğitim-Sen Erzincan Şube Başkanı Hüseyin Taner, 2023 yılı için açıklanan maaş zam oranları hakkında bir açıklama yaptı.
Eğitim-Sen Erzincan Şube Başkanı Hüseyin Taner, 2023 yılı için açıklanan maaş zam oranları hakkında bir açıklama yaptı. Başkan Taner, ‘’İnsanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret istiyoruz’’ dedi. Başkan Taner yatığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
‘’Enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’e göre enflasyon; aylık yüzde 1.18, altı aylık yüzde 15.4, yıllık yüzde 64.27 olmuştur. Yine TÜİK verilerine göre emekçilerin ve halkın temel harcama kalemi olan gıdada resmi enflasyon yıllık yüzde 77.87’ye, kira-konut enflasyonu ise yüzde 79.83’e ulaşmıştır. Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon aylık yüzde 5.18, yıllık yüzde 137.55 artmıştır. Yaşanan gerçek hayata pahalılığının TÜİK tarafından açıklanan resmi rakamlar ile adeta bir kara delik gibi yutulmasına maalesef alıştık. Ancak 3 Ocakta açıklanan resmi enflasyon rakamları hepimize bir kez daha “Bu kadar da olmaz. İnsanın aklı ile bu kadar da dalga geçilmez” dedirtmiştir. Buna rağmen Cumhurbaşkanı yandaş konfederasyonun “Sözleşmeliye Kadro Şöleni” programında kameraların karşısına geçmiş, büyük bir müjde veriyormuşçasına, kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2023 Ocak maaşlarının yüzde 25 artırılacağını açıklamıştır. Sonraki gün ise bir tiyatro oyununu andırır gibi % 30 artışı dile getirmiştir. Bu enflasyon karşısında dile getirilen artışlar komik ve piyasadaki artışlardan çok uzaktır. Bu artışları alkışlayarak, teşekkür ederek kabullenen etkisiz, yandaş sendikaları da kamu emekçilerinin taktirine bırakıyoruz. Her şeyden önce 3 Ocakta TÜİK tarafından açıklanan rakamlar iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaşını, ücretini düşük gösterme politikasının ürünüdür. Dolayısıyla iktidarın “enflasyonu düşürdük” açıklamalarının, Cumhurbaşkanı’nın sahte TÜİK rakamlarının üzerine birkaç puan koymaktan ibaret “müjdesinin” hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü ne yazık ki tüm halk TÜİK rakamlarının yalan, yoksulluğun gerçek olduğunu onlarca acı tecrübe ile öğrenmiştir.
Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi verenler başta olmak üzere halkın %99’u olarak TÜİK’in her verisinin sahte olduğunu biliyoruz. Gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. Ülkeyi yönetenler bugüne kadar onlarca Ali Cengiz oyunu ile yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemeyi başardılar. Ama geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir. Bugün öyle bir noktaya geldik ki ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır. Asgari ücretin açıklandığı 22 Aralık tarihinden bugüne geçen sadece 10 günde A’dan Z’ye her şeye en az %25 zam yapılmıştır. Vergi, harç ve cezalara yüzde 123’lük Yeniden Değerleme Oranında zam yapılmıştır. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden sürmektedir. 20 yıl önce en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerinde iken bugün her dört emekliden üçü 3 bin 500 TL gibi asgari ücretin yarısına bile ulaşmayan sefalet aylığı ile yaşam mücadelesi vermektedir. Geriye kalan çalışanlar için ise Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürülmüştür. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır. Tüm bunlara rağmen iktidarın Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı çıkıp “Kamuoyunda asgari ücrette yüzde 54 artış yapıldı, bize de olur mu şeklinde saçma sapan tartışmalar var” diyebilmektedir. Oysa “saçma sapan” olan; milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin talebi değildir. Saçma sapan olan; gerçekleri ters yüz etmek için takla attırılan TÜİK rakamlarıdır. “Saçma sapan” denilerek aşağılanan talep “memur ve emekli maaşları asgari ücrete yapılan %54 oranında artırılsın” talebidir. KESK olarak bu talebe katılmakla birlikte çok mütevazi bulduğumuzun da altını çizmekte fayda görüyoruz. Çünkü kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yıllardır biriken kaybının çok daha fazla olduğunu sadece biz değil, tüm kamu emekçileri, tüm emekliler bilmektedir.
Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir. 2022 Ocak ayında 4 bin 253 TL olan net asgari ücret bugün 8 bin 506 TL olmuştur. Buna karşın 2022 Ocak ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı ile birlikte 6 bin 430 TL olan en düşük kamu emekçisi maaşı Aralık 2022 itibari ile 9 bin 50 TL’de kalmıştır. Son bir yıldaki yüzde yüz artışa rağmen asgari ücret hem yaşanan gerçek enflasyonun hem de açlık sınırının altına inmiştir. Bunun için öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalıdır. Her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir. Kalıcı olan ise insanca yaşamaya yetecek bir ücret mücadelesidir. Bunun da yolu en düşük kamu emekçisinin gelirinin maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasından geçmektedir. KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi insanca yaşamaya yetecek ücret için “HAK VERİLMEZ, MÜCADELE İLE ALINIR” şiarı ile tüm yurtta haklı mücadelemize devam edeceğiz. Tüm kamu emekçilerini ve emeklileri bugünün acil talebi olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.’’