Çin Hükümetinin Doğu Türkistan’da uyguladığı zulüm ve işkence devam ederken dünya ülkeleri bu vahşete duyarsız kalıyor. Yaşananları gündeme getirmek ve Türkistan halkının sesini duyurmak amacıyla başlatılan “Doğu Türkistan için Anadolu Seferi” kapsamında Erzincan’da stant açıldı. Broşürler dağıtılarak yaşanan insanlık dramı bir kez daha yüksek sesle haykırıldı.
Çin Hükümetinin Doğu Türkistan’da uyguladığı zulüm ve işkence devam ederken dünya ülkeleri bu vahşete duyarsız kalıyor. Yaşananları gündeme getirmek ve Türkistan halkının sesini duyurmak amacıyla başlatılan “Doğu Türkistan için Anadolu Seferi” kapsamında Erzincan’da stant açıldı. Broşürler dağıtılarak yaşanan insanlık dramı bir kez daha yüksek sesle haykırıldı.
Doğu Türkistan’da milyonlarca insanın hiçbir suçu olmadan evlerinden koparılıp zorla toplama kamplarında sağlıksız ve ağır koşullarda yaşatılması, Çin hükümeti sorumluları tarafından zulmedilerek çeşitli işkencelere maruz bırakılmasını protesto etmek ve seslerini kamuoyuna duyurmak amacıyla Erzincan’da stant açılarak mağdur vatandaşların fotoğrafları sergilendi.
Doğu Türkistanlı mağdur ailelerin Türkiye’ye genelinde başlattığı protestoların Erzincan ayağında Çin zulmünü feryatlarla anlatan Doğu Türkistan Toplama Kamp Mağdurları Platformu Sözcüsü Mirza Ahmet İlyasoğlu Erzincan halkının yüreklerini dağladı.
Mağdur aileler ellerinde broşürlerle Erzincan halkına seslendi. Acılarını feryatlarla anlatan platform sözcüleri Erzincanlı vatandaşları Çin hükümetinin yaptığı zulme karşı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine bildirilecek olan bildiriye imza atmalarını istedi. Vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gören etkinlikte platform sözcüleri basın açıklaması gerçekleştirdi.
İHH Erzincan Temsilcisi Mustafa Uçar’ında söz aldığı basın açıklamasında Uçar Doğu Türkistan’ın yanındayız mesajı verdi.
Doğu Türkistan Toplama Kamp Mağdurları Platformu Sözcüsü Mirza Ahmet İlyasoğlu ailelerinin toplanma kamplarında her türlü işkence, taciz, tecavüz, zulüm ve soykırım politikalarına maruz kaldıklarını acı ve feryatla anlattı.
İlyasoğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Doğu Türkistan’da milyonlarca insan suçsuz yere toplama kamplarına alındı. Tanıkların anlattığına göre tutuklular sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyorlar. Kadınlar toplu tecavüze uğruyor.
Milyonlara genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalara götürülüp zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor.
Toplama ve çalışma kamplarına yollanmayanlara da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya mecbur ediliyor.
Uygur kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe zorlanıyor.
Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, Çinliler gibi beslenmeye zorlanıyor.
Milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor. Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor.
Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor.
Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.
“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlılığını denetliyorlar.
Türkiye kamuoyunun bu soykırıma kayıtsız kalmasını; Doğu Türkistan’da Çin’in gerçekleştirdiği insanlık suçuna karşı yüksek sesle bize destek olmasını talep ediyoruz.”
Anadolu Seferi olarak adlandırılan eylemlerde başlatılan imza kampanyasına tüm vatandaşlar yer aldı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne hitaben yazılan bildiride şu ifadeler yer alıyor; “Biz aşağıda imzası olanlar; Çin Halk Cumhuriyeti’nin Uygurlara yönelik yapmış olduğu sistematik insan hakları ihlallerine ve soykırımına karşı Birleşmiş Milletleri göreve davet ediyoruz. Doğu Türkistanlılara yönelik ihlaller, tüm insanlık vicdanını isyan ettiren korkunç suçlardır. Haksız ve keyfi tutma, cezaevi benzeri kamplarda hapsedilme, kamplarda işkence ve tecavüz, zorunlu kürtaj ve kısırlaştırma uygulaması, zorla kamplarda tutma ve asimilasyon, zorla Çinlilerle evlendirme, Aile Olmak Projesi adı altında ev içine Çinli erkeği zorla kabul ettirme, zorla uzak bölgelere taşınarak, buralarda zorunlu çalıştırma, aile parçalanması ve çocukların annelerden alınması, kılık kıyafet ve etnik, kültürel ve inanca dair pratiklerin yasaklanması, isimlerin değiştirilmesi, ömür boyu çalışmaya mahkûm edilecek şekilde, sistematik para cezaları gibi insanlığa karşı suçlar Çin tarafından sistematik olarak işlenmektedir.
Çin’in Doğu Türkistanlılara etnik ve dini gerekçelerle yapmış olduğu bu sistematik ihlaller, uluslararası hukuka göre soykırım e insanlığa karşı suçlar kategorisinde olan suçlardır. Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesidir ve Birleşmiş Milletler bünyesindeki bu suçları durdurmakla ve suçluları cezalandırmakla sorumludur.”
