SON DAKİKA
hava
Google News

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. V. Aytekin Sanalan Birlik Vakfı Şehir Okumalarının konuğu oldu

Son Güncelleme :

19 Aralık 2019 - 16:19

/ 2.177 views kez okundu.
reklam
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. V. Aytekin Sanalan Birlik Vakfı Şehir Okumalarının konuğu oldu
reklam

Birlik Vakfı Erzincan Şubesi Şehir Okumalarının bu haftaki konuğu Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vehbi Aytekin Sanalan’dı. Doç. Dr. Sanalan “Dijital Devrim ve Akıllı Kentler” konusunu anlattı.
Birlik Vakfı Erzincan Şubesince geleneksel hale getirilen “Şehir Okumaları’nda olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Sanalan, “Konumuz Dijital Devrim ve Akıllı Kentler. Bugün teknolojide neler var, biraz ondan bahsedeceğiz. Daha sonra her biri ayrı bir sunum konusu olacak teknolojinin yakın gelecekte önümüze getireceği ürünler, yöntemler, yeni modelleri konuşacağız. Daha sonra ise bu modellerle ilgili, şehirde yaşayan insanların hayatına dokunan kısımlarla ilgileneceğiz. Şehrimizde neler var? Neler yapılabilir? Erzincan’da bu teknolojilerle ilgili neler yapabiliriz? Başlıklarını konuşacağız. Nerden baktığımıza bağlı olarak değişmekle birlikte bütün bunlar hayatımızın neresini kolaylaştırır ya da neresini zorlaştırır ve nihayetinde giderek akademik bir alan olmaya başlayan Akıllı Kentlerle ve bunun sunduğu araçlarla ilgili Erzincan’da ne yapılabilir konusu ile bitireceğiz.”
Akıllı telefonlardan yapay zekâya kadar birçok fonksiyonun hayatımıza çoktan girdiğinden bahseden Sanalan, “Büyük teknolojiler sosyal medyada ya da internet üzerinde yaptığınız her iş, her tık, her arama internette bir yerde bir iz bırakıyor. Bu iz, bir satırlık bir veridir. Tabi milyonlarca, milyarlarca insanın bunu yapması büyük, inanılmaz büyüklükte bir veri ortaya çıkarıyor. Bu veri doğrudan insan davranışlarının oluşturduğu bir veridir. Bu veriyi analiz ettiğinizde insan davranışlarını daha iyi anlayabiliyorsunuz. Sadece biz değil bazı bilgisayar uygulamaları da insanı daha iyi anlayabiliyor. Yani şunu söyleyebilirim, eğer sıkı bir facebook kullanıcısıysanız, facebook analiz algoritmaları sizin hakkınızda sizden daha çok şey biliyor. Bu büyük miktarda veri insan tarafından analiz edilebileceği gibi makineler tarafından da analiz edilmesi ve insan davranışlarına bir modelleme getirmesi söz konusu ve ona da zaten yapay zekâ diyoruz. Yapay zekâ bir takım karar verme algoritmalarıyla daha önceden var olan veri üzerindeki örüntüleri kullanarak akıl yürütme işidir. Bilgisayarın akıl yürütme işlemi tamamıyla dijital, tamamıyla sayısal yine büyük miktardaki veriye dayanıyor. Bu büyük miktarda olan verideki örüntüleri ve değişiklikleri makineler, makine öğrenmesi dediğimiz yöntemle öğrenebiliyor. Bu da yapay zekâyı oluşturuyor. Hali hazırda teknolojinin yani günümüz medeniyetinin sahip olduğu 4. Kuşak dediğimiz yapay zekâ, insan düşüncesinin en önemli fonksiyonlarını, bazılarını da çok daha iyi taklit edebilen uygulamalara sahip” dedi. Sanalan, “Hatta en ilginç şeylerden bir tanesi nesnelerin İnterneti var. Elimizde internete bağlı telefonlar var. Bazılarımız da internete bağlı saatte var. Mesela projeksiyon cihazları artık internete bağlanabiliyor. Evlerinizdeki televizyonlar internete bağlanabiliyor. Tivibu gibi servisler internet üzerinden hizmet veriyor. Güvenlik kameraları internet üzerinden kontrol imkanı sunuyor. Bunların burada duracağını düşünmeyin. Buzdolabımız da internete bağlı çalışır hale gelecek, çamaşır makinesi de, evdeki temizleyici robotta internete bağlı olacak ve diğer birçok gereçte. Buna nesnelerin interneti deniyor. İnternet aracılığıyla pek çok eşyanın iletişim kurmasını ve buna göre belli kararlar verip, belli aksiyonlar almasını sağlayan sistemler bunlar” diyerek hayatımızın ne kadar hızlı bir şekilde dijitalleştiğini ifade etti.
Günümüzdeki dijital teknolojinin cep telefonumuzda, bilgisayarımızda ve sadece evimizde olmadığını da belirten Doç. Dr. V. Aytekin Sanalan, “Akıllı şehirlerden de bahsetmeliyiz. bütün bahsettiğimiz yeni teknolojileri kullanan, şehirde yaşayanların rahatı, kolaylığı, onlara daha ucuz hizmet, daha verimli ve daha sağlıklı hizmet götürülmesini sağlamak, aynı zamanda dünya kaynaklarını daha verimli kullanacak şekilde bir ortam sağlamayı amaçlayan bir girişim, bir model. Akıllı Teknoloji, Akıllı Enerji, Akıllı Ulaşım, Akıllı Altyapı, Akıllı Yönetim, Akıllı Güvenlik, Akıllı Sağlık, Akıllı Binalar. Bunlar Akıllı Kent çözümleri. Mesela Akıllı Su Kontrol Ölçümleri, Endüstriyel Otomasyon Uygulamaları, Su Saatleri akıllı olabiliyor. Aynı zamanda su sistemini, ulaşım sistemini, sinyalizasyonu yürüten sistemler akıllı olabiliyor. Bir internet aracılığıyla birbirlerini takip edebiliyorlar. Araç Takip Sistemleri, Hasta Takip Sistemleri, Sağlık Uygulamaları, Maden Uygulamaları, Endüstriyel uygulamalar ve daha birçok uygulama alanı var gördüğünüz gibi. Akıllı Enerji de bir başka Akıllı Kent uygulamasıdır” dedi.
Bu bağlamda Erzincan’da neler yapılabilir diye düşünüldüğünde ise, MOBESE verileri ile araç yoğunluğu, trafik sıkışıklığı, araç sayımı, hız kontrolü, park sorunu, yolcu yoğunluğuna göre kent içi ulaşımda daha hızlı ve kolay yönlendirmelerin yapılabileceğine dikkat çeken Sanalan, “Altyapı akıllı olabilir. Bunun için mesela çöp sistemleri var. Akıllı çöp tenekeleri var. İnternete bağlı sensörlerle donatılmış çöp kutusu dolmaya başladığı zaman haber veriyor ya da ne kadar dolu olduğunu merkezi sisteme haber veriyor. Merkezi sistemde çalışan bir yazılımla sensörden gelen bilgiyi okuyarak onun ne kadar sürede dolacağını tahmin ediyor ve araçları yönlendiriyor. Böylece bir aracı diyelim sabah 8’den akşam 5’e kadar sürekli kullanmamış oluyorsunuz. Şu anda bir çöp arabası belli bir rotada, orada çöp olup olmadığını bilmeksizin çöp tenekesinin yanına uğruyor. Ama o çöp boşta olabilir. Bu uygulamalar Belediyenin operasyon giderlerinin yarısına kadar tasarruf sağlanabileceğini gösteriyor. Faaliyeti azaltıyor. Geri dönüşüm ise ayrı bir konu. Geri dönüşümle çok büyük karlar elde etmek mümkün. Tasarrufta %95’e kadar artış sağlamak mümkün. Akıllı Su Yönetimi ve Su Tasarrufu. Erzincan’da su harcamasında kayıplar var. Bu kayıpların ne olduğunu, ne kadar olduğunu her şey olup bittikten sonra görebiliyoruz. Ama akıllı sistemlerle bunun sağlanması mümkün. Genellikle su donmasın diye saatleri bodrumlara yerleştiriyoruz ya da bahçede ise üstü kış aylarında kapatılıyor. Bu sefer okunması mümkün olmuyor. Bazı durumlarda aylarca okunması mümkün olmuyor. Bunun akıllı sistemlerle yönetimi şöyle. Akıllı saatler. İnternete bağlı ve belli periyotlarla endeksleri gönderiyorlar. Sadece bir merkezi sisteme bir sayı gönderiyor. Merkez de en azından o endeksi kaydettiği en son endeksten çıkarıp su sarfiyatını hesap ederek faturalandırma yapabiliyor. Kimsenin gidip okumasına gerek kalmıyor. Yağmur Suyu Sensörleri önemli bir kısım. Birçok şehirde artık yağmur sularının belli şartlarda toplanarak, korunması, tekrar kullanılması için tasarlanmış sistemler var. Bunlarda yine bir yerel yönetimin büyük resmi içinde yer alan çözümlerinden birini oluşturuyor. Kopenhag’dan yine atık yönetimine bir örnek. Şehir atıklarının sadece %2 si çöp sahalarına gönderiliyor. Atıkların yaklaşık %60’ ı geri dönüştürülüyor. Geri kalan %38’i ise şehri bölgesel ısıtma sistemleri için ısı üretmede kullanılıyor” dedi.
Akıllı Yönetim Uygulamalarında Açık İş portalları olduğuna dikkat çeken Sanalan, “Bizim şehrimizde de kiosklar olabilir. Şehrin belli yerlerinde belediye tarafından yürütülen bu kiosklardan su paralarını ödeyebiliriz. E-uyarı sistemleri bizim için, Erzincan için özellikle önemli biliyorsunuz. Genellikle Erzincan’daki kurumların afet yönetimiyle ilgili stratejilerine baktığınızda öncelikli şey yangın olarak görülüyor. Ama bizim öncelikli (Allah gecinden versin) afet beklentimiz yangın değil, depremdir. Dolayısıyla depremle ilgili e-uyarı sistemleri, bununla ilgili yerel yönetimin insanların nasıl organize edileceği ya da mesela kendisinin nasıl organize olacağıyla ilgili düzenlemesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla Belediyede de, diğer kurum ve kuruluşlarımızda ki gibi acil durum senaryolarının başında yangın geliyor. Bunun biraz değişmesi gerektiğini ve mesela kaynak yönetimi, afet durumundaki kaynak yönetimiyle ilgili sadece yerel yönetim değil bütün herkesin, bütün birimlerin, bütün kurumların katılacağı bir veri tabanı oluşması gerekiyor. Belli bir anda, afet başımıza geldiği bir anda neyin nerde olduğu, kimin nereye gideceği gibi şeylerin şimdiden elektronik veri tabanı şeklinde oluşturulması gerekiyor. Ve bunlarında tabi deprem anında internet diye bir şey olmayacağı için yine eski model üzere kâğıtta saklanması gerekir diye düşünüyorum” dedi.
Akıllı Yönetimle, hakkımızda pek çok şeyi biliyor algısıyla yerel yönetime güvenin artacağını, vatandaşın beklentilerinin karşılanmış olacağını, otobüs de dâhil beklediği her şeyin zamanında geldiği anlayışının pekişeceğini de belirten Aytekin Sanalan, “Bilmiyorum E-Belediye uygulamasına son zamanlarda hiç girdiniz mi? Birçok hizmet gerçekten güzel oradan sağlanıyor. Sicil numaranızı bulabiliyorsunuz. O sisteme üye olabiliyorsunuz. Aynı zamanda bir cep telefonu uygulaması olarak kullanabiliyorsunuz. Su paranızı ödeyebiliyorsunuz. Daha birçok şeyi görebiliyorsunuz mesela sokak ve caddelerin emlak rayiç değerleri gibi. Ama hâlâ çevrimiçi olmayan hizmetler var. Onlarda çevrimiçi yapılabilmeli. Mesela beyanlar. Emlak beyanları yada ruhsat başvuruları halihazırda online ya da çevrimiçi yapılmıyor. Bunların yavaş yavaş internet üzerinden açılması, yapılması sağlanmalı” dedi.
Soru cevap bölümünde vatandaşların akıllı şehirlerin gerektirdiği teknoloji becerilerine sahip olup olmadığı sorusuna, “bu okuryazarlık becerilerinin okul müfredatlarında var. Ancak bu konuda daha çok çalışılması gerekiyor” cevabını veren Sanalan, şehrimizde çözüm üretebilecek tüm insan kaynaklarının bulunduğunu, önce şehre ait karar vermede esas olacak doğru ve güvenilir bir veri toplama mekanizması kurularak işe başlanması gerektiğini belirtti.

Haber: Haber Merkezi

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.