Erzincanlı yazar Seyhan Aslan Hanotte öykü yazarlığına başladığı ilk kitabı “Geçti Gitti Meyhanesi” kitapseverler tarafından büyük beğeni kazandı. Avrupa’da yaşayan ancak yazılarını Erzincan’daki anılarından feyz alarak yazdığını belirten yazarın ilk kitabına daha şimdiden üç yazar ve edebiyatçı tarafından üç ayrı inceleme yazısı yazıldı.
Aslen Erzincan’ın Çayırlı ilçesinden olan yazar Seyhan Aslan Hanotte öykü yazarlığına başladığı ilk kitabı “Geçti Gitti Meyhanesi” kitapseverler tarafından büyük beğeni kazandı. Avrupa’da yaşayan ancak yazılarını Erzincan’daki anılarından feyz alarak yazdığını belirten yazarın ilk kitabına daha şimdiden üç yazar ve edebiyatçı tarafından üç ayrı inceleme yazısı yazıldı. Yayınlandığı günden itibaren bir çok kitapçıda ve internet kitapçılığında yerini alan “Geçti Gitti Meyhanesi” kitabı şimdiden okuyucularının kitaplıklarında yerini aldı.
ERT Şah Medya muhabiri Çiğdem Turan’ın sorularını yanıtlayan Yazar Seyhan Aslan Hanotte yazarlığa nasıl adım attığını, yazma serüvenini ve ilham kaynağını bizlere anlattı.
“Kısaca kendiniz hakkında bilgi verir misiniz?
1970 İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji lisans ve İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji doktora programından mezun oldum. Uzun süre İ.T.F. Mikrobiyoloji departmanının grip virüs sürveyansı yapan referans laboratuvarında araştırmacı olarak çalıştım. 2007’de evlenip Fransa’ya taşındıktan sonra bilimden uzaklaşıp kendimi sanata adadım. Evimde heykel sanatını icra ettiğim bir atölyem, bir de yazı uğraşım için kendime ait bir bürom var.
Erzincan’da yaşadığınız, içinde öykülerinizin hikâyesini de barındıran bir hatıranızı anlatır mısınız?
Ben İstanbul doğma büyüme bir Erzincanlıyım. Maalesef bir kere Erzincan’a gitmiştik. Beş yaşındaydım ama bir ömür o Erzincan ziyaretinin izi kaldı bende. ‘Bir kırmızı Çiçekli Don’ adlı öykümdeki köy hasreti çeken anneannenin gözünde canlanan anıları çocukluğumdaki Erzincan anılarımdan feyz alarak yazdım mesela. Köyde kaldığımız bir aylık sürede en çok hatırladığım anılardan biri, köy çocukları gibi ellerimi sık sık ışıl ışıl, berrak suları olan bir derede yıkıyor olmam. Çok iyi hatırlıyorum, uzun uzun suyun içindeki ellerimi, çakıl taşlarını izlemiştim. Küçücük ellerimin suyun içindeki görüntüsü hiç silinmedi zihnimden. O öyküde de bunu yaşlı kadının başından geçmiş gibi anlattım.
Kitabınız hakkında bilgi verir misiniz?
Kitabım anneliğe ve tek başınalıklara dair 13 öyküden oluşan bir öykü kitabı. Anneliğe dair zira, annelik, doğası itibariyle çok ilgimi çeken bir olgu. Kendimden biliyorum. Çocuklarım için her türlü deliliği yapabilirim. İnanılmaz bir itki. Zaten yazıya başladığım dönem, çok düşkün olduğum annemin ağır hasta olduğu zaman denk düşmüştü.
Anneliğin yanı sıra ‘tek başınalık’ da beni çok ilgilendiren sosyolojik, psikolojik bir durum. Bu dünyada hepimiz “tek başınayız”. Birçoğumuz bunu en başından beri hissediyor. Bazılarımız ise bu sistemin içinde kendini gerçekleştiremediği için hayatının bir döneminde buna uyanıyor ve yaşamına yabancılaşmaya başlıyor. Koskoca bir dünyanın içinde herkes kendine ait bir dünya.
Kitap hakkında vurgulamam gereken bir diğer önemli nokta da okuyanlar bilecektir, benim öykülerim başkalarının hikâyelerini anlatan öykülerdir. Kendi iç dünyamın sancılarını kendime saklarım. Beni ilgilendiren başkalarının yaşam savaşları, hüzünleri, acıları…
Kitabınızın Avrupa serüvenini anlatır mısınız?
Kitabımın Avrupa serüveni henüz başlamadı. Bu sene uygun bir Fransız yayınevi bulup Fransızca yayınlatmayı istiyorum. Bakalım zaman neyi gösterecek.
Kitabınız Türkiye’de nasıl yankı buldu?
Kitap adına çok iyi dönüşler aldım. Hatta epey şaşırdım. İlk ayda üç değerli yazar, edebiyatçı tarafından üç ayrı inceleme yazısı yazıldı kitap hakkında. Bir de usta bir şairimiz Hürriyet Kitap’taki makalesinde kitaba beğenilerini belirtti. Bütün bunların sonucunda hissettiğim en önemli şey yazdıklarım konusunda kendimin de artık ikna olması. Artık yazı merkezli bir yaşamı daha ciddi olarak düşünebiliyorum kendi adıma.
Yazarlık süreciniz nasıl devam edecek? Geleceğe yönelik proje ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Yola devam etmeyi düşünüyorum. Kafamda “Bir öykü Bir Novella” projesi var şimdilik.