Geleneksel Türk Okçuluğu; Türkiye’de gerçekleştirilen geleneksel okçuluk sporu etrafında şekillenen, yüzyıllar içinde belirlenmiş ilkeleri, kuralları, ritüelleri ve toplumsal uygulamaları, geleneksel zanaatkârlıkla üretilen ekipmanları, okçuluk disiplinleri ve atış tekniklerini barındıran bir somut olmayan kültürel miras unsuru haline geldi. Gençlerin Geleneksel Türk Okçuluğuna ilgisi her geçen gün daha da artıyor. GSB Erzincan Gençlik Merkezi İl Merkezi ve İlçelerde küçükten büyüğe her yaştan kesimden gençlerle bir araya gelerek Geleneksel Türk Okçuluğunu tanıtıyor.
Geleneksel Türk Okçuluğu; Türkiye’de gerçekleştirilen geleneksel okçuluk sporu etrafında şekillenen, yüzyıllar içinde belirlenmiş ilkeleri, kuralları, ritüelleri ve toplumsal uygulamaları, geleneksel zanaatkârlıkla üretilen ekipmanları, okçuluk disiplinleri ve atış tekniklerini barındıran bir somut olmayan kültürel miras unsuru haline geldi. Gençlerin Geleneksel Türk Okçuluğuna ilgisi her geçen gün daha da artıyor. GSB Erzincan Gençlik Merkezi İl Merkezi ve İlçelerde küçükten büyüğe her yaştan kesimden gençlerle bir araya gelerek Geleneksel Türk Okçuluğunu tanıtıyor. Geleneksel Türk Okçuluğununun günümüz mirasçıları haline gelen gençler okçuluk becerilerini geliştirmek için bireysel veya toplu olarak antrenmanlar, bireysel atışlar yaparak festival havasında geçen yarışmalara ve gösterilere katılıyor. Okçular tüm etkinliklerde okçular unsurla ilgili ilkelere, kurallara ve ritüellere sıkıca bağlı olarak hareket ediyor.
Geleneksel Türk Okçuluğu
Geleneksel Türk okçuluğunun yaya ve atlı olarak gerçekleştirilen farklı disiplinleri vardır. Yaya okçuluğunun menzil atışları, darp atışları, puta atışları ve gösteri atışları gibi türleri bulunmaktadır. Atlı ok atışlarının da Kıgaç, Kabak, Tabla atışları gibi türleri bulunmaktadır. Atlı okçuluk at bakım bilgisinin yanı sıra güç, yoğunlaşma, ok atma ve binicilik becerisi gerektirmektedir. Yaya ve atlı olarak gerçekleştirilen atışların yapılabilmesi için ustalardan öğrenilen geleneksel atış ve antrenman teknikleri kullanılır.
Geleneksel Türk okçuları, Okçu, Kemankeş, Tîrendâz ve Kavsî isimleriyle anılmaktadır. Unsuru öğreten ustalara “üstat”, öğrenmekte olan okçulara ise Tâlip veya Kepazakeş adı verilmektedir. Birleşik Türk Yayı yapan zanaatkârlara Kemanger, ok yapan ustalara da Tîrger denilmektedir.
Zihgîr, bilek siperi, tîrkeş, kubur, sadak, çile ve kandil gibi unsura özgü diğer okçuluk ekipmanlarını yapan zanaatkârlar (zihgîr ustası, çile ustası tîrkeş ustası gibi) yaptıkları ekipmanın ustası olarak anılırlar. Atlı okçuluğa özgü koşum takımlarını yapan ustalara ise Saraç denilmektedir.
Geleneksel okçuluğun icrasında kullanılan ekipmanlar; malzeme bilgisi, beceri, sabır ve ustalık gerektiren bir zanaatkârlıkla üretilir. Ayrıca bu ekipmanlar hat, tezhip ve kakma gibi geleneksel süsleme sanatlarıyla bezenir. Belirli iklim koşulları ve yükseklikte yetişen ağaçlar, organik tutkallar, hayvan boynuzları, tendonlar, ipek, deri, kamış ve kuş tüyü gibi ham maddelerle üretilen ekipmanların yapılabilmesi için yapım ustasının bitki, hayvan ve iklim gibi doğa bilgisinin ileri düzeyde olması gerekmektedir.
Talip, adı verilen kemankeş adayları, unsuru “üstat” denilen hocalarından öğrenmektedirler. Bir kişinin talip olabilmesi için “üstat” tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Üstat, talip seçiminde öğrencilerinin fiziki yeterliliklerinden çok onların unsura ilişkin anane ve ilkeleri gerçekleştirebilecek kişilik yapısına sahip olmasına dikkat etmektedir. Üstat ve talip her gün belirli bir disiplin ve düzen içerisinde antrenman yapmaktadırlar. Bu antrenmanlara “meşk” adı verilir.
Unsurun aktarımında icazet geleneği önemli bir yer tutar. Üstat, talibin kemankeş olması için gerekli nitelikleri taşıdığı kanaatine sahip olduğu zaman ona icazet verir ve talip okçu olur. Bu icazet geleneği “kabza alma” olarak adlandırılmaktadır. Bu sırada dualar okunur, yemek ve sohbet toplantıları yapılır, icazet üstadın talibin kulağına fısıldadığı “Kemankeşlik sırrı” denilen nasihat sözüyle son bulur.
Dünyada okçuluk her ne kadar bir savaş sanatı ve avcılık olarak ortaya çıksa da zaman içerisinde bir spor dalı haline gelmiştir. Geleneksel Türk okçuluğu ile ilgili uygulamalar ve ritüellerde doğaya ve hiçbir canlıya zarar verilmez. Unsur yüzyıllardan beri sosyal, kültürel, ekonomik, etnik köken, din ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin toplumun her kesiminden kişilerce gerçekleştirilmektedir.
Günümüzde geleneksel okçuluk, tüm dünyada her biri kendine özgü teknikleri, ekipmanları, toplumsal uygulamalarıyla sahip farklı disiplinler halinde yaşatılmaktadır. Her yıl düzenlenen uluslararası geleneksel okçuluk festivallerinde çeşitli ülkelerden gelen sporcular kendi disiplinlerini temsilen yarışmalara katılmaktadır. Miras taşıyıcılarının kendi geleneksel kıyafetlerini giyerek müzik, dans, yemek ve diğer geleneksel spor dallarını tanıttığı bu etkinlikler, uluslararası düzeyde geleneksel okçuluğa ilişkin bilgi ve deneyim paylaşımı için uygun bir zemin yaratmaktadır.
“Geleneksel Türk Okçuluğu” 2019 yılında Türkiye adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir.