” İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve insana zarar, helal kıldığı şeylerde de temizlik ve insana fayda vardır” diyen, salgın hastalık sürecinde sağlık çalışanları ve hastalar için dua çağrısı yapan, ”Ey insanlar sağlığınıza zarar veren şeylerden uzak duralım, çünkü bundan sadece bu kötülüğü işleyen yada zararlı maddeyi kullanan kimse değil, sadece çevresindeki insanlar değil, binlerce kilometre uzakta olanlarda zarar görüyor” diyen, ” İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor, Lutiliği ve eşçinseliği de lanetliyor. Nedir bunun hikmeti; hastalıkları beraberinde getirmesi ve neslin çürütmesidir” diye belirten diyanet işleri Başkanımız PROF. D.r Ali Erbaş anayasal sınırlar içerisinde kendisine verilen görevi yerine getirmektedir. 24.04.2020 tarihli cuma hutbesinde ”kötülüklere karşı topyekün mücadele mesajı vermiş olup diyanet işleri başkanı olması hasebiyle de islam dininin inançları ibadet ve ahlak esasları hakkında toplumu aydınlatma görevini yerinde getirmiştir.
Bu konuşma üzerine Ankara Barosu 26.04. 2020 tarihli yazısında, diyanet işler başkanını halkın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef göstermekle itham etmiş, mezkür metinde de, diyanet işleri başkanı özelinde islamiyet hakkında aşağılayıcı ifadelerde bulunmuştur.
Baroların kanunlarla kendilerine verilen görevleri yapmak yerine hali hazırda görevini yerine getirmek de olan diyanet işleri Başkanımız PROF.DR. Ali ERBAŞ ‘ın görev alanı içerisinde yapmış olduğu açıklamayı , tam da görevi gereği olan ifadelerini uygunsuz bir dile ile aşağılamaya yeltenen baroların ifadelerini asıl kınanması gereken gereken ifadelerdir.Bir kimsenin bu ifadeleri kullanabilmesi için dogmatik bilgi ayrımını dahi dahi yapamayacak Kur’an hükümlerini Diyanet işleri Başkanının kendi kendine ifade etmesi sanacak bilgi düzeyinde olması gerekir ki asıl kınanması gereken budur.
Diyanet işleri başkanının açıklamaları nedeni ile hele de o ifadelerle hedef gösterilmesi ise bir hukuk kurumu olan Barolara asla yakışmayan bir tutumdur.Diyanet işleri başkanının ifadelerinde halkın bir kısmını hedef göstermekten değil ancak görevinin gereğini yerine getirmekten söz edilebilir. bu açıklamaya karşın baronun açıklaması ve içeriği ise dini değerleri aşağılamaya yeltenen ve hem suç olan hem de kınanmayı hak eden bir tutumdur. içerisinde bulunduğumuz salgın hastalık sürecinde bünyesinde bulunan avukatların sorunlarına eğilmek yerine kanuni olarak kendisine verilen görevi yerine getiren bir devlet adamına saldırılmasının takdirine de kamu oyuna bırakmaktayız.
Haber: Sebahattin KAPLAN