Çok yakın zaman da İmam Hatiplileri hedef alan Erol Mütercimler’in ” imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor, sahtekâr, cinsi sapık, ahlaksız” demesine fiili bir tepki gösteren imam hatip kökenli Diyanet işleri başkanlığı ve Milli eğitim bünyesinde hizmet eden Eğitimci-Yazar Yusuf UĞUŞ’un gençlere yönelik içsel motivasyonu destekleyen”Şşşşşttt Bi’Baksana” isimli eseri hakkında konuştuk. Mütevazı kişiliği ile bizleri kendisine hayran bırakan UĞUŞ’u hem yakından tanımanın keyfini hem de düşüncelerini bizimle paylaşmanın memnuniyetini yaşadık.
– Merhaba hocam, ya da hocam mı desem yoksa yazar mı desem? siz hangisini tercih ediyorsunuz?
– Öncelikle herkese Merhaba. bu güzel hava da misafir edilmekten çok mutlu olduğumu ifade ederek başlamak istiyorum. Bu keyif verici misafirperverliğinizden dolayı da şahsınıza ve ekibinize teşekkür ediyorum. Sorunuza gelince, eğitim hayatının içerisinde olduğumuzdan dolayı sanırım hocam kelimesine daha aşinayım. Yazarlık serüvenim yeni olduğundan ve bir de büyük üstadları düşündüğümüzde de henüz bu sıfatla anılmaya haya ediyorum (gülüşüyoruz) . Hocam şimdilik tercihim.
-Peki, Yusuf hocam… Biz sizin gibi mütevazı bir kişilikle tanışmaktan çok mutlu olduk. röportaj teklifimizi kırmadığınız için biz teşekkür ediyoruz. Hocam, Yusuf Uğuş kimdir ? biraz kendinizi tanıtır mısınız.
– İşte bence işin en zor kısmı… Reklam… bunu çok beceremiyorum aslında. bu kendini tanıtma fasılları ekseriyetle kişilerin kendini olduğundan çok daha farklı bir ambalajla sunmasına zemin oluşturuyor. ben çok fazla bu bölümde şatafatlı cümleler kurmayı sevmiyorum daha doğrusu kendimi olduğumun dışında farklı bir ambalaja sarıp insanlara servis etmeyi uygun bulmuyorum. Kısaca 1990 İstanbul Silivri doğumlu olduğumu bu yüzden de -zannediyorum deniz şehrinde doğmanın vermiş olduğu bir duygu olsa gerek- denizi ve özellikle yosun kokusunu çok seviyorum. Aslen Erzincanlıyım. İmam Hatip mezunuyum ama ahlaksız veya sahtekar olduğumu düşünmüyorum 🙂 etrafımda zannediyorum benimle aynı düşüncededir. Aynı zamanda Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Mezunuyum. Ama ben kendimi tek cümle ile özetleyecek olursam . Yokluk dünyasında varlık iddiasında bulunan bir küstah değilim diyebilirim.
-Ne zamandır Yazıyorsunuz?
-15 Yıldır mütemadiyen yazıyorum. ”Şşşşşttt Bi’baksana” o 15 yıllık emeğin cesaret bulmuş halidir 🙂
– Evet, kitabınızda da buna değinmişsiniz. Peki ama neden 15 yıl beklediniz?
– yazı sizin bilgisayarınızda veya sizin kendi kağıdınızdaysa size aittir. ama kitap haline geldiğinde artık o sadece sizin değil toplumunda istifadesine sunulmuş bir eserdir. o yüzden muhataplarımı her zaman önemsemişimdir ve içime sinmeyen bir şeyi onların huzuruna çıkarmayı doğru bulmuyorum. Şşşşşttt Bi’Baksana yazılırken sayfa aralarında gözyaşlarım, kahkahalarım vardır. Dolayısı ile beni ben olarak muhatap kitleye sergileyen bir kitaptır. Aslında bu cümleyi şöyle de çevirebiliriz, muhatabın kendisine ait hissederek yabancılık çekmeden keyifle okuyacağı bir eser olduğuna kalben kanaat getirdikten sonra yayım sürecine karar verildi ve girildi.
– Yazarken Neler Hissediyorsunuz?
– Okumaktan çok farklı bir duygu yazmak. okurken sadece yazılanı hissediyorsunuz ve hayal dünyanızda onu sadece siz yaşıyorsunuz. yazarken bu kağıda kelimelerle dökülüyor. örneğin, sevgiyi bir kitapta okuyabilir ve bunu kendi iç dünyanızda hissedebilirsiniz ama bunu kelime ile ifade etmek okumaktan çok daha zor bir sürece girişmek demek. hissiyat işlediğiniz konuya göre değişiyor dedim ya az önce bu kitapta gözyaşlarım da var kahkahalarım da.
– Yazarken en çok ”şu konu da zorlanıyorum” dediğiniz bir yer var mı?
– Mizah… kesinlikle mizah… çünkü acılarımız hepimizin emin olun aynı. bir filmi izlerken hepimiz aynı sahneye ağlarız. veya bir toplumsal vakaada hepimiz aynı şeye gözyaşı dökeriz. fakat aynı şeylere tebessüm edip, gülümsemeyiz. o yüzden bu kitapta çok sık mizah yapıldı. daha doğrusu kendi yaşanmışlıklarımla aslında alay ettim! hepimizin ortak sorun zannettikleri şeyin aslında ortak sorun olmadıklarına mizahi bir dille dikkat çekmeye çalıştım işte bu kısımlar benim en çok üzerinde düşündüğüm hatta günlerce silip yeniden yazdığım bazen başında saatlerce tek bir kelimeyi beklediğim anlardı.
– Kitabınıza hangi kanallardan ulaşabiliyoruz? Tüm kitapçılarda mevcut mu?
Hayır. Maalesef gerçek kitapçıların hepsine yaşamış olduğumuz pandemi sürecinden dolayı ulaşamadık. Şuan da D&R online mağazalarında ve gerçek mağazalarında yine onun dışında ritim sanat yayınevi sayfasında, kitapyurdu.com’da,idefix.com’da,kitapstore.com’da ve daha birçok online kitapevlerinden ulaşabilirsiniz.
– Şuana kadar illaki yorum alıyorsunuz. Aldığınız en kötü yorum ne oldu?
– Bazı arkadaşlarımın ” benden neden bahsetmedin yok mu seninle o kadar hukukumuz” sitemleri oldu. şaka bir yana şuana kadar gelen dönütlerin hepsi ama hepsi gurur verici dönütlerdi henüz kötü bir yorumla karşılaşmadık, inşaallah karşılaşmayız da.
– Kitap basıldıktan sonra keşke şurayı çıkaraydım dediğiniz bölüm oldu mu ?
– Hayır. olmadı… Bu eser belki 250 sayfa da olabilirdi ancak basım sürecinden önce o kadar ince eleyip sık dokuduk ki en küçük içime sinmeyen karşıya veremeyeceğim duyguyu barındırmadım kitabımda.
– Kitaptan hep bahsettik ama konu nedir tam olarak? henüz okumayanlar için neler söylemek istersiniz?
– Aslında kitap bizim gözümüzü kapadığımız, kulaklarımızı tıkadığımız olayları ele alan aynı zamanda da özellikle geçiş dönemlerimizde yaşadığımız bize göre dünyanın en büyük problemiymişçesine karşımıza diktiğimiz tabularımızın nasıl bir fiskeyle yerle bir olunabileceğini zaman zaman mizahi bir dille ele aldığım bir eser oldu. İçsel motivasyon aslında bunu sadece özetlemiyor. Doğru, bu kitap kişisel gelişim raflarında yer alıyor fakat bu kitapta kadın cinayeti de var çocuk istismarı da! ama bu kitapta korkularımızın üzerine yürüyebilmenin nasıl bir hayati ihtiyaç olduğu da var. Kısacası kahkahası bol ama kahkaha attırırken de düşündüren ve sorgulatan bir kitap diyebiliriz.
– Yayınevi tarafından kitabınız henüz ilk ayında ”Ayın Kitabı” seçildi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Böyle bir başarı bekliyor muydunuz?
Açıkçası sürpriz oldu diyebilirim. Beklemiyordum bu kadar teveccüh göreceğini. Dualarıyla ve fiilen kitap alarak destek olan tüm okurlarıma gönül dolusu teşekkürler ediyorum. Gurur verici bir mutluluk.
– Peki kitap dışında konuşmak gerekirse, malumunuz Erol Mütercimler imam hatipleri baz alarak ” imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor, sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız” dedi. Siz ne düşünüyorsunuz bu açıklama hakkında
-Açıkçası böylesi büyük bir camianın ferdi olarak çok üzüldüm, kırıldım. Tabii sonrasında bir özür yayımladı ve yanlış anlaşıldığını dile getirdi. İnsanların hüsn-ü niyetine inanmak istiyoruz. Kendi ifadesi ile umarız yanlış anlaşılan bir ifadedir ve özründe de gerçekten samimidir. çok aslında yorum yapmak istemiyorum çünkü dilenen bir özür var ve zannediyorum konu ile alakalı da ilgili makamların tahkikatleri var dolayısıyla ayrıca bu konu üzerinden küllenen bir ateşi yeniden alevlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum fakat buradan özellikle tüm insanlarımız için birşey söylemek istiyorum o da şu ki, ” lütfen birbirimize tahammül edelim” birbirimizi sevmek zorunda asla değiliz fakat aynı gökyüzü altında yaşamaya mecburuz dolayısı ile haklarımıza ve kişiliklerimize saygı duymakta zorundayız. biz ülke olarak çok güzel bir ülkeyiz ve millet olarak çok asil bir milletiz. Bunlara dikkat edersek çok daha güçlü bir ülke olacağımızdan zerre endişe duymuyorum ve diyorum ki ”Şşşşşttt Bi’Baksana” eserimden alıntı ile ” iletişimin ilk kuralı dinlemektir! ne kadar dinlersen o kadar dinlenirsin!.” lütfen birbirimizi dinlerken de ne cevap veririm nasıl bunu alt ederim diye değil de gerçekten fikirlerine saygı duyarak kulak verelim . kulak verip saygı gösterelim ki aynı şeyi beklemek gibi bir hakkımız doğsun.
-İmam Hatipli olmaktan memnun musunuz? yani avantajları dezavantajları neler?
Kesinlikle memnunum. Fakat insanların kategorize edilmesini çok uygun görmüyorum. örneğin imam hatipli olmak demek o okulda okuyanların kusursuz olduğu anlamına gelmiyor fakat işlenen kusurda camiaya saldırı niteliği de asla taşımıyor ve böyle bir hakkı da karşıya doğurmuyor. İmam hatipte okuyan birisi hata yaptığında imam hatipliler böyle ifadesini asla tasvip etmiyorum. bunu bir imam hatipli olarak değil, en başta kendimi o camiadan soyutlayarak söylüyorum. farklı bir grup içinde bu geçerli x bir camiadaki hata yapan birisi üzerinden komplesini zan altına almanın da asla ahlaki olduğunu düşünmüyor bu tür ayrıştırıcı ifadelerin de art niyetli olduğunu düşünüyorum. sorunuzun ikinci kısmına gelirsek avantajları, çok sağlam dostlukların temelini attığımızı düşünüyorum. çoğu lise arkadaşlarımızla hala daha sıkı bağlarla dostluğumuzu sürdürüyoruz. bu imam hatiplik kardeşliğinin yansımasıdır. dezavantajları ise kesinlikle toplumsal baskı ve hatasız kabul edilmek! ne demek istediğimi eminim ki imam hatipli kardeşlerimiz çok çok iyi anlıyorlar fakat benim burada söylemek istediğim bu camia dışında olanlara, imam hatiplilerinde etten kemikten insanlar olduğunu unutmayın! yapılan hatalarda insan faktörünü görmezden gelmeyin, doğaya hatta hayvanlara göstermiş olduğunuz hoşgörünüze bu çatı altında eğitim görenlerin de ihtiyacı olduğunu unutmayın.
– Peki bundan sonra yapmak istedikleriniz neler?
”Şşşşşttt Bi’Baksana” kitabımızın ismini taşıyan bir kişisel gelişim-eğitim semineri hazırlığı içerisindeyim. gerek okul müdürlerimizden gerek üniversite kulüplerinden ve gerekse farklı iş kollarında faaliyet gösteren iş verenlerimizden gelen talepler doğrultusunda ücretsiz seminerler düzenlemek istiyorum. bunun için de hassasiyetle çalışmalarımı sürdürüyorum. başta da söylediğim gibi muhatap kitle benim için çok ama çok önemlidir. aslında amacım merhum Bakinin ifade ettiği gibi Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal/Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş (Bâkî) yani Bu âleme Hz. Davud gibi bir ses bırak¸ çünkü bu dünyada kalıcı olan güzel bir sestir.Amaç hoş bir sada bırakmak.
– Peki Son olarak söylemek istediklerinizi alabilir miyiz?
Teşekkürle başladık, teşekkürle sonlandıralım. Böylesi güzel bir organizasyonda misafir etme nezaketi gösterdiğiniz için ve özellikle kitap gibi önemli fakat görmezden gelinen bir varlığa varlık anlamı yüklediğiniz için gönül dolusu teşekkürler ediyorum. başka bir yer de yeniden görüşmeye dek. Kalın sağlıcakla…