

Erzincan’ın tarih kokan ilçesi Kemaliye, taş sokaklarında yankılanan adımlarla olduğu kadar, evlerinin kapılarında asılı duran anlamlarla da konuşur.
Erzincan’ın tarih kokan ilçesi Kemaliye, taş sokaklarında yankılanan adımlarla olduğu kadar, evlerinin kapılarında asılı duran anlamlarla da konuşur. Yüz elli yılı aşkın süredir ayakta duran bu ahşap kapılar, sadece birer giriş değil, aynı zamanda kültürel bir anlatının kapısını aralar. Özellikle kapı tokmaklarında yer alan motifler, sadece estetik değil; gelenek, inanç ve sembol doludur.
Her tokmak, evin bir sırrını fısıldar…
Kemaliye’deki birçok eski evin kapı tokmağında lamba motifi bulunur. Bu motif, “ocağın sönmesin, hayat daim olsun” duasıdır aslında. Ev halkına bereket, huzur ve devamlılık dileğini sessizce anlatır.
Bir başka motif olan kuş, gökyüzüne salınmış bir haber gibidir. Evin bir ferdinin gurbette olduğunu, ailece ondan bir haber beklediklerini ima eder. Bu motifin bulunduğu evin kapısı her an bir müjdeye açılmaya hazırdır.
Kuş başına benzeyen ve sağa-sola ayrılan tokmaklar, evin Müslüman bir aileye ait olduğunu belirtmek için kullanılmış. Bu, gelen kişinin kimin kapısını çaldığını bilmesini sağlarken, kültürel aidiyeti de dışavurur.
Öküz motifi ise güçlü bir simgedir. Ailede birlik ve beraberliğin hâkim olduğunu gösterir. Birlikte yük taşıyan bir ailenin, hayatın zorluklarına karşı omuz omuza verdiğini simgeler.
Ancak Kemaliye’nin kapılarında sadece bu dünyaya ait mesajlar yok. Şaman kültüründen gelen inançlar da ahşaba işlenmiş.
Yılan motifleri, genellikle anahtar deliklerinin çevresinde görülür. Efsaneye göre bu kilide anahtar sokulduğunda, şeytan o eve giremez. Bu motif, kötülüklerden korunma niyetinin sembolüdür.
Akrep motifi ise benzer bir inancın başka bir biçimi… Bu simgeyi taşıyan kapılar, cin ve şeytanların o eve yaklaşamayacağına dair derin bir inancın izlerini taşır.
Kemaliye’nin tarihi evlerinde, sessiz sedasız duran bu tokmaklar; aslında birer kültürel bellek. Yalnızca demiri döven ustanın değil, o evlerde yaşayan insanların inançlarının, umutlarının ve korkularının da izlerini taşır.
Bu tokmaklara dokunan yalnızca eller değil; yüzyıllardır süregelen bir yaşam kültürünün hikâyesidir.