Diyanet İşleri Başkanlığınca Kurban Bayramında Sıkça Sorulan Sorular broşürü yayımlandı. 64 sayfalık broşürde kurbanın tanımından dini dayanağına, kurban kesiminden hayır vazifesine kadar birçok konuda sorulara cevaplar veriliyor.
- Akîka kurbanı nedir?
Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akîka” adı verilir. Akîka kurbanı kesmek sünnettir. İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için akîka kurbanı kesmiş (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 21; Nesâî, Akîka, 1) ve bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: “Her çocuk (doğumunun) yedinci gününde kendisi için kesilecek akîka kurbanı karşılığında bir rehine gibidir. Akîka kurbanı kesildikten sonra çocuğun başı tıraş edilir ve ona isim verilir.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ,
Bu açıdan akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden buluğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçı ağırlığında altın veya değeri miktarınca sadaka verilmesi müstehaptır.
- Şükür kurbanı ne demektir?
Herhangi bir vesileyle Allah’a şükretmek için kesilen kurbana şükür kurbanı denir. Bir kimse arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Ancak böyle bir nimeti elde eden kişinin, adakta bulunmadığı sürece kurban kesmesi zorunlu değildir. Ayrıca Hanefî mezhebine göre temettu veya kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi beraberce yaptıkları için Harem bölgesinde kesmeleri vacip olan kurban da bir tür şükür kurbanıdır.
- Ölü kurbanı diye bir kurban çeşidi var mıdır?
Kurban, hayatta olan ve gerekli şartları taşıyan kimselerin Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için yaptıkları bir ibadettir. Dolayısıyla kendisinin bir vasiyeti olmadıkça ölü adına kurban kesmek diye bir ibadet yoktur. Bununla birlikte bazı fakihler, sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebileceğine de cevaz vermişlerdir.
- Kişiler bir araya gelerek Hz. Peygamber adına kurban kesebilirler mi?
Dinimizde insanların bir grup oluşturarak aralarında para toplayıp Hz. Peygamber (s.a.s.) adına kurban kesmeleri şeklinde bir uygulama yoktur. Bunun, yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi de caiz değildir. Çünkü Allah ve Resûlü’nden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dinîlik vasfı vermek bid’attir. Her bid’at de Hz. Peygamberin (s.a.s.) nitelemesiyle dalalettir (Müslim, Cumua, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlim, 16). Hz. Ali’den rivayet edilen “Resûlullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 420, 423) şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez. Ayrıca küçük miktarlarla çok kişiden para toplanıp bir kurbanlık alınması ve bunun kesilmesi uygulamasında o kurbanlığın mülkiyeti ve kimin adına kesildiği sorunu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu şekilde kurban kesilmiş olmayıp sadece et tasadduk edilmiş olur. Diğer taraftan bu tür uygulamaların Hz. Peygamber’in (s.a.s.) manevî şahsiyetini istismar etmeye ve aslında başka amaçlarla para toplamaya vesile kılınabileceği de göz ardı edilmemelidir.