CHP Erzincan Milletvekili Mustafa SARIGÜL 22 Mart Dünya Su gününde su tüketimine ve su israfına dikkat çekerek herkesi tedbir almaya çağırdı. CHP Erzincan İl Başkanlığında bir basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Milletvekili Mustafa SARIGÜL; “Yarın çok geç olabilir. Tedbir almanın imkânı kalmaz. Gelin havayı kirletmeyelim, sularımızı tüketmeyelim, ormanlarımızı koruyalım, toprağın akıp gitmesine mani olalım.” dedi.
CHP Erzincan Milletvekili Mustafa SARIGÜL 22 Mart Dünya Su gününde su tüketimine ve su israfına dikkat çekerek herkesi tedbir almaya çağırdı. CHP Erzincan İl Başkanlığında bir basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Milletvekili Mustafa SARIGÜL; “Yarın çok geç olabilir. Tedbir almanın imkânı kalmaz. Gelin havayı kirletmeyelim, sularımızı tüketmeyelim, ormanlarımızı koruyalım, toprağın akıp gitmesine mani olalım.” dedi. Milletvekili SARIGÜL konuyla ilgili basın toplantısında şu ifadelere yer verdi; “Bugün dünya su günü kutlanıyor. Dünyada su kaynakları azalıyor, dikkatli kullanmak lazım. Buna dikkat çekmek için, 22 Mart dünya su günü ilan edildi. Cenabı Allah; “Hayat olan her şeyi sudan yarattık.” buyuruyor. Su varsa hayat vardır. Su, yanan ışıktır, su, tarladaki yeşilliktir. Su, yediğimiz ekmektir. Su, hayattır.
Okyanuslar var, denizler var, nehirler var, dereler var, zannediyoruz ki suyumuz var. Ne yazık ki bugün dünyada, insanlara yetecek kadar su yok. Dünyanın %70’i su ile kaplı. Ama bu suyun % 97’si tuzlu su. Sadece % 3’ü tatlı su. Dünyada su kıtlığı var. Türkiye’de sanıldığı gibi su zengini bir ülke değil. 2030 yılında ülkemizin nüfusu 100 milyona ulaşacak. Su kaynaklarımızı iyi kullanmadığımız için, su fakiri olacağız.
Neden Su Kıtlığı Yaşıyoruz?
İklim krizi var, kuraklık var ama en önemlisi suyu kullanmayı bilmiyoruz. Suyu akıllı kullanmamız lazım. Su israfını önlememiz lâzım. En basitinden, dişimizi fırçalarken, elimizi sabunlarken musluğu kapatmamız lazım. Çocuklarımıza bunları öğretmemiz lazım. Su havzalarını korumamız lazım. Sanayide kullanılan atık suları yeniden değerlendirmemiz lazım. Tarlalarda vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım. Binalarımızı ve yaşamlarımızı doğaya uyumlu hale getirmemiz lazım. Doğayla uyum içinde olmamız lazım. Doğayla uyum içinde olmazsak, kuraklık olur, deprem olur, sel olur, ormanlarımız yanar. Doğayla uyum içinde olmazsak, açlık olur, çevre kirlenir, küresel ısınma olur ve dünya tükenir. Bu yüzden hem bizim hem de ülkeyi yönetenlerin artık aklımızı başımıza almamız gerekiyor. Doğayı korumamız gerekiyor. ‘Biz tedbir falan almayacağız, bildiğimiz gibi yaşayacağız.’ dersek işte o zaman iş işten geçmiş olur.
Değerli misafirler, insanoğlu doğduğu andan itibaren, üç şeye ihtiyaç duyar. “bir yudum su, “bir soluk nefes” “bir lokma ekmek” ömrünü bu üç şey için sarf eder. Başka şeyler olmasa da olur ama bu üç şey olmazsa hayatını sürdüremez. Sular tükenir, hava kirlenir, topraklar akar gider, yeşillikler kalmaz deseniz buna eskiden kimse inanmazdı. Ama artık dünya bunları konuşuyor. Öyle bir noktaya geldik. Dünya artık imdat diyor. Biz, günlük tartışmalardan, sorunlardan kurtulamıyoruz. Dünya bunları konuşuyor. Bu konu, hem bizim için, hem de gelecek nesiller için, hayati bir konudur. Bilim insanları; ‘Önlemler alın!’ diye uyarıyorlar.
Bende bugün buradan, Can Erzincan’dan sesleniyorum: Yarın çok geç olabilir. Tedbir almanın imkânı kalmaz. Gelin havayı kirletmeyelim, sularımızı tüketmeyelim, ormanlarımızı koruyalım, toprağın akıp gitmesine mani olalım.”