SON DAKİKA
hava
Google News

MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ

Son Güncelleme :

16 Ağustos 2021 - 17:58

/ 541 views kez okundu.
reklam
MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ
reklam

İçinde bulunduğumuz Muharrem ayında oruçlar tutuluyor ve yapılan ibadetlerle manevi hava dolu dolu yaşanıyor. Erzincan İl Müftülüğü Uzman Vaizi Aydın Öçalan bu ayın önemini dile getirdi. Öçalan Muharrem ayının İslam Kültürü tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti.

İçinde bulunduğumuz Muharrem ayında oruçlar tutuluyor ve yapılan ibadetlerle manevi hava dolu dolu yaşanıyor. Erzincan İl Müftülüğü Uzman Vaizi Aydın Öçalan bu ayın önemini dile getirdi. Öçalan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Bizleri yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bizlere sayılamayacak kadar nimetler bahşeden Yüce Rabbimize sonsuz kere Hamd û senalar olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimize salat ve selam olsun.

Kıymetli kardeşlerim bugün nasip olursa inşallah sizlerle Muharrem ayı ve aşure konusu ile ilgili bir şeyler anlatmaya çalışacağız. Rabbim istifade etmeyi hepimize nasip eylesin inşallah.

Her dinin ve milletin kendine has günleri, geceleri ve ayları vardır. İslam dininin de bu tür geceleri ve zamanları bulunmakta. Şüphesiz insan için en değerli şeylerden birisi de tabii ki zaman. İnsanın hayatı zamana bağlı. Hayat denilince insanın çalıştığı beslendiği dinlendiği ve uyuduğu süreçlerden oluşan bir durum ve insan bu içinde bulunduğu zamanı çok iyi değerlendirmek ders çıkarmak durumunda. Tabii ki geçen zamanın geri gelmediği düşüncesinden hareketle hayatına daha da sağlam bir şekilde sarılmalı ve onu ona göre değerlendirmeli.

Ayeti Kerimede “Hatta insanlar emin olsun ki gerçekten hüsrandadırlar.” Peygamber Efendimiz (S.A.V.) anlattığı ve bize hatırlattığı “İki nimet vardır ki insanların çoğu bundan aldanmışlardır. Onlar da sağlık ve boş vakittir.” Sözü de bize zamanın ve sağlığın önemini aktarması bakımından çok önemli. Allahutaala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak 12’dir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” buyuruyor Yüce Rabbimiz Ayet-i Kerimede.

Kıymetli kardeşlerim, Haram aylar tabiri Kur’an-ı Kerim’de 2 yerde çoğul ve 4 Ayet-i Kerimede de tekil şekli ile geçmiş. Eş-şehrü’l-hurum ve El-eşhürü’l-hurum diye geçmekte. Söz konusu 4 ayın bu şekilde adlandırılması; bu aylarda savaşların haram kılınması, işlenen sevap ve günahları başka zamanlarda yapılanlardan daha fazla mükâfat ve ceza verilmesi, böylece yılın diğer aylarından farklı bir önem ve saygınlığa sahip bulunmaları sebebiyledir. Kur’an-ı Kerim’de zikredilen haram Ayların isimlerini de yine biz Peygamber Efendimiz (S.A.V.) hadislerinden anlıyoruz ki; Veda hutbesinde Mina’da irad etmiş olduğu Veda hutbesinde buna işaret ediyor ve şöyle buyuruyor Peygamberimiz; “İşte zaman hakikaten Allahutaala’nın gökleri ve yeri yarattığı günkü durumu gibi bir devreye girdi. Yıl 12 aydır. Bunlardan dördü haramdır ki; 3’ü birbirinin ardında. Yani Zilkade, Zilhicce ve Muharrem. Biri de Cumada ile Şaban arasındaki Recep’tir.” Buyurmuştur. İşte bu Hadis-i Şeriften de yola çıkarak, haram aylarında, bu aylar olduğunu görmüş oluyoruz.

Muharrem ayı sözlükte; ‘Haram kılınan, yasaklanan, kutsal olan, saygı duyulan şey anlamlarına gelir. Kameri ayların ilkidir ve savaşların haram kabul edilmiş olduğu 4 aydan bir tanesidir. Yine hatırlatalım. Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları haram aylar. Muharrem ayını önemli kılan özellikleri şöyle benzetebiliriz; Öncelikle tabii ki Hicri yılbaşı ve daha sonra aşure günü, 10 Muharrem dediğimiz aşure günü ve tabii ki Kerbela olayı, Muharrem ayındaki önemli olan hadiselerden bir tanesi.

Şimdi bunlara kısa bir şekilde temas ettiği edecek olursak; Hicri yılbaşı Muharrem ayı ile başlar ve 12 ay ve 355 gün olan Kameri yıldan müteşekkildir ve Muharrem ayı da o ayların ilkidir. Hz. Ömer devrinde Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye hicret etmiş olduğu yıl, yani Miladi 622 İslami takvimin başlangıç yılı Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicret ettiği tarih ise takvim olarak belirlendi. Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edildi. O yıldan beri kutlana geldi ve İnşallah kıyamete kadar da bu devam edecek.

İkinci olarak aşure. Yani 10 Muharrem ve tabii ki 10 Muharrem de ki oruç hadisesine. Müslümanlar için önemli olan durumlardan bir tanesi. Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sünnetinden ve Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiği zaman orada Araplarla birlikte yaşayan Yahudiler olduğunu biliyoruz ve Yahudiler Hz. Musa ile İsa oğullarının İsrailoğulları’nın, Firavun’un zulmünden aşure günü kurtulduğunu söylüyorlardı ve o günde oruç tutuyorlardı. Hz. Peygamber Yahudileri yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır da sergilemiştir. Medine’de bu orucu Müslümanlara tavsiye etmiştir ve şöyle bir rivayet İbn-i Abbas’tan naklediliyor; “Resulü Aleyhisselatu Vesselam Efendimiz Medine’ye gelince, Yahudileri Aşure günü oruç tutar gördü. Onlara bu nedir? Siz hangi ne için oruç tutuyorsunuz? dedi ve Yahudilerde; bu hayırlı bir gündür. Allah o günde İsrailoğulları’nı düşmanlardan kurtardı. Şükür olarak Hz. Musa o gün oruç tuttu, dediler Resulallah S.A.V. de ben Musa’ya sizden daha layığım, daha yakınım buyurarak orucu tuttu.”  Ve Müslümanlara da orucu tutmalarını tavsiye etti ve tabii Yahudiler sadece Muharrem ayının 10. günü oruç tutuyorlardı ve bizde Müslümanlar olarak Peygamberimizin de hatırlatması ile tavsiyesine uyarak Yahudilere benzememek adına Aşure günü ile birlikte bir gün önce ve bir gün sonrasında ekleyerek oruç tutmamız tavsiye edilmiştir. Ve bu şekilde de o orucumuzu eda edebiliriz.

Aşure gününde tutulan orucun fazileti ile ilgili de hadisi şerifler bulunmakta. Peygamberimizin hadislerle ilgili birkaç tane hadisini zikredelim. Şöyle buyuruyor Peygamberimiz; “Eğer Ramazan ayından sonra oruç tutacaksan; Muharrem Muharrem’i tut çünkü o Allahutaala’nın ayıdır. O ayda bir gün var ki Allahutaala o günde bir kavmin İsrail olanın tövbesini kabul etmiştir. Diğer bir kavminde tövbesini kabul eder.” buyurmuştur. Yine Resulullaha Aşure günü tutulan oruç soruldu ve Peygamberimiz (S.A.V.) de şu cevabı verdi; “Geçmiş 1 senenin günahlarına kefaret olur.” Buyurmuştur. Yine Resulullah (S.A.V.) Efendimizin; “Aşure orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını, Allah’ın rahmetinden umarım.” buyuruyor ve başka bir rivayette de “Ramazan orucu dışında en faziletli oruç Allah’ın ayı Muharrem de tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namazlar gece namazıdır.” buyurmuştur ve bu rivayetlerde Muharrem orucunun ne kadar önemli olduğunu ve faziletinden ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor.

Peki, Aşure gününde bazı olan önemli olayların da meydana geldiği biliyoruz ki onlardan bir kaç tanesini sizlere aktaralım. Rivayete göre; Hz. Nuh’un Gemisi tufandan kurtulup Cudi Dağına Aşure günü oturmuştur. Yine Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulduğu gündür. Hz. Âdem’in tövbesi Aşure günü kabul edilmiştir. Hz. Yakup Aleyhisselam oğlu Yusuf Aleyhisselam’a yine Aşure gününde kavuşmuştur. Bunlarla ilgili birkaç tane daha rivayet vardır. Bunları da bilerek Aşure günü önemli olayların meydana geldiğinde bilmiş olalım.

Tabii, İslam tarihinde bizim için önemli olan hadiselerden bir tanesi de Kerbela hadisesi. Emeviler’in ikinci hükümdarı Yezit zamanında ve Hicri 61 Miladi 680 yılı Muharrem ayının 10. Cuma günü Hz. Hüseyin ve aile fertlerinden 70 kişinin şahadeti ile sona eren tarihi olay meydana gelmiş. Ehlibeytin çok değerli bir Ferdi’nin hayatına mal olan bu elim olay sebebiyle 10 Muharrem Şiilerce yas günü sayılmış. Bu matem daha sonraları geniş çaplı hale gelmiş ve bir nevi resmi hüviyete de bürünmüştür.

Muharrem ayı içerisinde Hz. Hüseyin gibi büyük bir şahsiyetin Şehit edilmiş olması, bütün Müslümanlar için büyük bir acı olmuş ve Müslümanları da tabii derinden etkilemiştir. Bu zatın Hz. Peygamberin sevgili torunu olması ise bu acıyı tabii ki daha da çok arttırıyor.

Tarihin belli kesimlerinde meydana gelen bu üzücü olaylara baktığımız zaman bunları çok iyi düşünüp, bunlardan ders çıkarmamız gerektiğini unutmayalım. Müslümanlara düşen görev bu tür müessif olayların tekrarlanmasını önleyecek bir bilinç ve anlayışa sahip olmak. Kardeşlik birlik ve beraberliğimizi korumak olduğunu tekrar hatırlayacağız. Ama bunu istismar edenler ne yazık ki o dönemde olduğu gibi Bu dönemlerde de olabilir. Bizlerde yapacağımız şey bu geçmiş olaylardan ibret alarak hasta bunlara prim vermemek ve bu gibi oyunlara asla düşülmemesi, oyunlara gelinmemesi şeklinde olmalı. Hepimiz kardeş olduğumuzu, bir ve beraber olduğumuzu unutmayacağız. Rabbimize iman eden Peygamberimizi kabul eden aynı kitabı benimseyen ve aynı kıbleye yönelen Müslümanlar olduğumuzu unutmadan tarihinde devrinde yaşanmış bu gibi üzüntü verici olaylardan gerekli dersleri çıkararak aramızdaki kardeşliğimizi daha da artırmamız gerekiyor.

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz Kıymetli kardeşlerim, Muharrem ayı İslam kültürü tarihinde önemli yeri olan bir dilimi temsil etmekte. Bu ayın önemi içinde meydana gelen önemli olaylardan müteşekkildir ve İslam tarihinin üzücü olaylardan bir tanesi olan Kerbela hadisesi de yine bu ayda gerçekleşmiş. Bütün Müslümanları üzen bu tarihi olay tarihin hakemliğine bırakılmalı. Müminler arasında soğukluğun ve kırgınlığın sebebi asla kalınmamalıdır. Bütün Müslümanlara düşen görev tarihin güzelliklerini yaşadığımız dönemin şartları içinde yeniden yaşamaya gayret göstermek. Yanlış ve üzücü örneklerden ibret alarak onları tekrar yaşamamak için ne gerekiyorsa onu yapmaktır. Yüce rabbimizin emri doğrultusunda hep birlikte “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın.” Ayet-i Kerimesini kendimize hedef alarak hayatımız boyunca bu doğrultuda kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi kuvvetlendirecek şekilde yaşamak. Bizler için en önemli hususlardan olmalıdır.

Bizlerde inşallah şöyle bir dua ile bu konuşmamızı sonlandıralım. “Yarabbi! Bedir’de, Uhud’da, Kerbela’da, Çanakkale’de, Malazgirt’te, Kut’ül Amare’de, Sakarya’da, Kafkaslarda ve dünyanın dört bir yanında Şehit düşmüş Aziz Şehitlerimizin ruhlarını Şad eyle. Ülkemizi ve İslam beldelerini rahmet bereket ve inayetinle mamur eyle. Ehli İmana huzur, emniyet ve güven ihsan eyle. Allah’ım ülkemizi her türlü felaket ve musibetlerden muhafaza eyle. Milletimizi her türlü dâhili ve harici fitnelerden fesatlardan halâs eyle. Allah’ım birlik ve beraberliğimizi, huzur ve sükûnetimizi, dirlik ve düzenimizi de daim eyle.” diyerek dualarımızla bu şekilde sonlandıralım. Rabbim böyle yaşayarak hayatı boyunca bir ve beraber olup onun kendi rızası için yaşayıp son nefesinde imanlı bir şekilde veren kullardan eylesin. Allah’ın rahmeti, bereketi ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.”

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.