Özü itibarıyla zekât, zenginliğin toplumda yayılması, mal fazlalığının bir kısmının fakirlere dağıtılması sebebiyle adaletin tesisine yönelik bir ibadettir. Bununla birlikte İslam dini kavramların esaslı bir şekilde yerinde kullanılmasını çok önemser. Arsa, inşaat kira, konut gibi kavramlar, gayrimenkul değer ve imar artışına dayalı rant ekonomisinin kavramlarıdır. Rant ise haksız kazanç elde etmenin yollarından biridir. Ev ise iki gönlün hukuk ile inşa edildiği davranışın mekânsal karşılığıdır. Ev bu yüzden çok değerlidir. Satışa konu edilmemelidir ağır teknolojik bir inşa sürecine sokulmamalıdır. Ki ülkemizde son 20 yılda Ev sahiplilik oranı %75’ten %57’ye düşmüştür. Başka bir deyişle her 43 kişi 57 kişinin mülkünde kiracıdır. Kiracılık bir insan hakkı ihlalidir. Servetin bir elde toplanmasına sebep olur. Oysa ev, herkesin geleneksel teknik ve malzeme ile kolayca inşa edebileceği kolay bir şeydir. Ülkemizde arsa problemi zaten yoktur. Anadolu ve kırsal alanlar bomboş beklemektedir. Bu yüzden arsa simsarlığı ve betonarmeye dayalı inşaat müteahhitliği ile insanlar evsizleştirilirken mülkün zekâtının kiradan verilmesini söylemek yanlıştır. Bu şekilde toplumsal adaletin sağlanamayacağı açıktır. Hele insanların ev yapabileceği arsaların yatırım diye toplanıp ranta sokulması külliyen yanlıştır. Hele bu mülklerin zekatının işletme gelirinden verileceğini söylemek büyük vebaldir. Esas olan toplumsal adaletin sağlanmasıdır.