11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü olarak belirlenmiş olup hastalığa dikkat çekmek üzere çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenleniyor.
11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü olarak belirlenmiş olup hastalığa dikkat çekmek üzere çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenleniyor. Bu kapsamda Erzincan 100. Yıl Atatürk Huzurevi’nde huzurevi sakinlerine Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Birimi personellerinden Uzm. Dr. Büşra PARLAK SOMUNCU tarafından “Parkinson Hastalığı” , Diyetisyen Nida IŞIK TEKÇE tarafından “Sağlıklı Beslenme ve Parkinson Hastalığında Beslenme” konularında eğitim verildi
Müdürlüğe bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi Birimi personellerinden Fizyoterapist Nesrin BALAK ÖZPOLAT tarafından da çeşitli egzersiz hareketleri yaptırıldı.
En sık görülen nörodejeneratif hastalıklardan biridir. Vücutta hareketin kontrolünde önemli bir rolü olan dopamin isimli kimyasal bir madde vardır. Bu maddenin üretim yeri olan “substansiya nigra” isimli bölgede, dopamin üreten hücrelerde etkilenmeler ve kayıplar ortaya çıkar. Belli bir oranda hücre kaybı olunca da hastalarda bulgu ve belirtiler görülmeye başlar. Hastalık yaptığı belirtilerle insanların yaşam kalitesini etkilemektedir. Genellikle ileri yaşlarda daha fazla görülmektedir. Bu nedenle insanların yaşam süreleri uzadıkça daha yüksek oranlarda görülmektedir.
Parkinson hastalığına benzer tablolar yapan birçok neden vardır. Bunlara “Parkinsonizm” veya “Parkinson sendromları” adı verilir. Değişik nedenlere bağlı ortaya çıkabildikleri için normal Parkinson tedavisinde verdiğimiz ilaçlara yanıtsız olabilirler. Bunların bir kısmı Parkinson bulguları ile diğer sistem bulgularının birlikte olduğu Parkinson-artı sendromlar ve ikincil (sekonder) parkinsonizm dediğimiz hastalıklardır. Sekonder parkinsonizm; damar hastalıklarına, enfeksiyonlara, tümörlere, ilaçlara ve bazı toksik olaylara bağlı olabilir. Bu nedenle öncelikle bunların ayırıcı tanılarının yapılması ve tedavinin buna göre planlanması çok önemlidir.
Parkinson Nedir?
Parkinson, ilerleyici nörolojik bir hastalıktır ve ilk işaret olarak hareketle ilgili problemler doğurur. Sağlıklı bir vücut, beyindeki dopamin adı verilen bir madde ile düzgün ve koordineli kas hareketleri sağlar. Dopamin maddesi de beyinde “Substantia Nigra” adı verilen bölümünde üretilir. Parkinson hastalığında “Substantia Nigra” bölümündeki hücreler ölmeye başlar ve dopamin seviyesi düşer. Bu durumda da Parkinson hastalığı ortaya çıkar.
1817 yılında titrek felç olarak literatüre geçen Parkinson, sıklıkla 40 ila 70 yaş aralığındaki kişilerde ortaya çıkar. Fakat 20 ila 40 yaş aralığında görülme sıklığı yaklaşık 55 oranındadır.
Parkinson Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Parkinson hastalığı hareketlerin yavaşlaması (bradikinezi), özellikle istirahat halinde ortaya çıkan tiremeler (tremor), kaslarda katılık ve sertlik (rijidite), postür reflekslerinde azalma gibi 4 ana belirtisi vardır. Bunların yanında birçok diğer sistem bulgusunun da olabildiği yavaş ilerleyici bir beyin hastalığıdır.
Hastalarda bulgular büyük oranda tek taraflı başlamaktadır ve yıllar içinde vücudun diğer tarafına da geçebilmektedir. Bu belirtilerden en önemlisi hareketlerin yavaşlamasıdır. Bununla ilişkili olarak hastanın yürümesi de etkilenir. Küçük adımlarla yürürler, hastalığın ağır olduğu taraftaki kolu sallamada azlık ve yavaş yürüme görülür. Aynı bulgular yüzde olduğunda mimik hareketlerin ve ifadelerin azaldığı donuk yüz görünümü ortaya çıkar.
Titremeler özellikle hasta istirahat durumunda iken ortaya çıkar. En sık ellerde, daha az oranlarda ise ayaklarda, çene ve dudaklarda görülür. Çok önemli bir belirti olmasına karşın Parkinson hastalarının hepsinde titreme görülmeyebilir.
Hastalık ilerledikçe “fleksiyon postürü” dediğimiz, vücudun öne ve yanlara doğru eğilmesi, “donma” diye isimlendirdiğimiz harekete başlamada zorluk, unutkanlık, psikiyatrik bulgular, kabızlık gibi sindirim sistemi bulguları, ürolojik belirtiler, uyku bozuklukları gibi diğer sistem etkilenmeleri de ortaya çıkmaktadır. Uyku bozuklukları hastaların çoğunda görülmektedir.
Ancak Parkinson olmadan hastalarda “premotor” denen, ileride Parkinson’un gelişebileceğini düşündüren bulguların olduğu evre vardır. Bu evrede kabızlık, “REM uykusu davranış bozukluğu” dediğimiz uyku bozukluğu, uykuda bağırma, korku, kol ve bacaklarda hareket de Parkinson belirtisi olabilir. Ayrıca koku alma bozukluğu da hastalığın ön belirtisi olabilir. Parkinson hastalarının geçmişine baktığımızda çoğunda bu tarz belirtiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerde Parkinson gelişme riski daha yüksek olmaktadır ve bu bozukluklar Parkinson hastalığı başlamadan yıllar önce ortaya çıkmış olabilir.
Parkinson Hastalığı Tanısı Nasıl Konulur?
Hastalığın tanısı nörolojik muayene ile konulmaktadır. Hastalığa özel herhangi bir laboratuvar tetkik bulunmamaktadır. Bazı tetkikler destekleyici ya da başka hastalıkları dışlayıcı olarak yapılabilmektedir.
Parkinson Hastalığının Tedavisi Var mıdır?
Hastalığın ilerleyişini tamamen durduracak bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalık insanların yaşam süresini kısaltmaz, mevcut bulguların tedavisi ile de hastalar yıllarca yaşam kalitesini belirli seviyede tutarak tedavi edilebilirler.
Tanı doğru konulmuş ise Parkinson hastalığı tedaviye çok iyi cevap vermektedir. %90’ların üzerinde iyi yanıt alınmaktadır. Tedaviyi; ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve diğer yöntemler olarak sınıflandırabiliriz. Tüm bu tedavi planlarının bu konuda deneyimli bir Nörolog tarafından yapılması önemlidir. Çünkü elimizde çok çeşitli ve etkili ilaçlarımız vardır.
Tıbbi tedavide verdiğimiz ilaçlar dopamin eksikliğini azaltmaya yönelik olan dopaminin beyinde yıkımını engelleyen, beyinde uzun süre kalmasını sağlayan, dopamin gibi etki gösteren ilaçlar ya da dopaminin kendisini verebiliyoruz. Etken maddesi levodopa olan ve beyne kolay geçebilen ilaç en etkili ilacımızdır.
Yıllarca düzenli kontrollerle bu tedaviler sayesinde hastalarımızın günlük yaşantılarını belirli bir seviyede tutabilmekteyiz. Ancak ilerleyen yıllarda hem hastalığın ilerlemesi hem de ilaçların yan etkileri ile başka sorunlarla karşılaşabiliyoruz.
İleri evre hastalarda yürümede donma, ilaç etki süresinin kısalması, istemsiz hareketler, uyku bozuklukları, otonomik bozukluklar (TA düşmesi), bazı psikiyatrik bulgular, unutkanlık gibi değişik bulgular eklenebilir.
İleri evrede bazı hastalarda bulguları düzelmeye yönelik olarak apomorfin enjeksiyonları (özellikle kısa süreli etkisi), ya da ilacın doğrudan bağırsaktan verilmesini sağlayan pompa şeklinde cihazla ilaç infüzyonu, ilaç tedavisi ile yeterli yanıt alınamaz ise veya ilaçlara bağlı istemsiz hareketler gelişmiş ise cerrahi tedavi yapılabilir.
Cerrahi tedavi günümüzde daha çok beyinde özel bazı çekirdeklere elektrot yerleştirerek, buralara stimulus (uyarı) gönderme (talamik stimülasyon, pallidal stimülasyon ve subtalamik stimülasyon gibi) şeklindedir. Özellikle bazı Parkinson hastalarında iyi bir tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır, ancak ameliyatın kime ve nasıl yapılacağı kararını vermek çok önemlidir.