2022 yılında İYİ Parti’ye geçen Talip Kaban son dönemde yaşanan olaylara ilişkin bir açıklama yaptı.
2022 yılında İYİ Parti’ye geçen Talip Kaban son dönemde yaşanan olaylara ilişkin bir açıklama yaptı. Talip Kaban yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
‘’ Değerli arkadaşlarım, şahsen ülkemiz şartlarında “altılı masanın” varlığını çok önemsiyorum. Keşke buna, Zafer partisi, Memleket partisi, Türkiye değişim partisi ve Bağımsız Türkiye Partisi de eklense. Neden derseniz? Bugün ülkemizin insanları arasında geçmişten beri gelen, ve bir türlü aşamadığımız önemli bir hastalığı var. O da, insanlarımız sert ideolojik farklılıklarından dolayı birbirlerine güvenmediklerinden, hem ülkemizin asgari müşterekleri ve hem de zamanın ruhu gereği evrensel standartlar bağlamındaki derin ayrılıkları, bizleri “değerler ” üzerinde uzlaşmak yerine çatışmacı, kutuplaştırıcı bir yapıya götürüyor.
Bu durum ister istemez ülkemiz insanını, biz ve onlar diye bölerken; maalesef, sosyolojik yapı itibariyle henüz aşiret düzeninden, zihniyetinden kurtulamamış, geri kalmış toplumlardaki gibi siyasal partilerimizi, bir anlamda modern zamanların aşiretleri konumuna düşürüyor.
Bu öylesine, zihinsel ve toplumsal bilincimizi, standardımızı etkileyen, frenleyen, ortaya koyan can yakıcı bir durum ki, toplumumuzun tüm katmanlarını bütün sosyal ve siyasal alanlarda “aşiretler” gibi davranmaya sürüklüyor.
Örneğin; kendi bölgesinde, mahallinde “bu kasabada bizim aşiretin borusu öter” diyen bir aşiret lideri ve mensubunun tarafgirliğinden üstte, öte, ülkemizin siyasal partileri topluma “değerler” noktasında (adalet, hukukun üstünlüğü, çoğulcu demokrasi, ehliyet, liyakat ve eşitlik ) ne söylüyor?
Ya da bu retoriği teorik ve söylem bazında ifade etse bile, iş başına, iktidara geldiğinde kapalı kapılar arkasında, veya gerçek anlamda ne kadar uyguluyor?
Onun için altılı masanın varlığı hiçbir somut bir sonuç üretmese bile (kaldı ki üreteceğine inanıyorum) insanlarımız, toplumumuz arasındaki gerilimleri, kutuplaşmaları azalttığı ve farklı siyasal programları olan partileri, mensuplarını “asgari müştereklerimiz ve ortak değerlerimiz” üzerinde daha uzlaşmacı bir seviyeye götürdüğü için, Milletimizin geleceği adına umutlanıyorum.
Sonuç olarak, şayet hep birlikte gönül verdiğimiz İYİ partimiz “milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı “bir siyasal hareket olarak Türkiye’nin merkezinde (sosyal ve siyasal bağlamda) olmak istiyorsa bu siyasal partilerin hepsiyle aramızda tarz üslup ve politika farklılıkları olsa bile iyi ve medeni ilişkiler geliştirilmeli tabanlarındaki seçmen kitlesinin sempatisi kazanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, ister genel, ister yerel seçim yarışlarında, rekabetinde olsun, tercih edilmede ikinci tercihleri yüksek olan partiler başarıyı yakalayacaktır.
