8-14 Mart “Tuza Dikkat Haftası” olması münasebetiyle Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü konuya ilişkin bir açıklama paylaştı.
8-14 Mart “Tuza Dikkat Haftası” olması münasebetiyle Erzincan İl Sağlık Müdürlüğü konuya ilişkin bir açıklama paylaştı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Her yıl yaklaşık 1,89 milyon diyetle ilgili ölümün büyük bir kısmı yüksek kan basıncı ve kardiyovasküler hastalıklar ve bunların iyi bilinen bir nedeni olan aşırı sodyum alımıyla ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Küresel ortalama sodyum alımının 4310 mg/gün (günde 10,78 g tuz) olduğu tahmin edilmekte olup bu miktar fizyolojik gereksinimin çok üzerindedir. (Yetişkinlerde günde <5 g tuz).
Doğal bir mineral olan sodyum, fazla tüketildiğinde kalp hastalığı, felç ve erken ölüm riskini artırır. Toplumların ana sodyum kaynağı sofra tuzu (sodyum klorür) olmakla birlikte sodyum glutamat gibi diğer çeşnilerde de bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sodyum alımının azaltılmasına ilişkin küresel raporuna göre üye Devletlerinin yalnızca %5’i zorunlu ve kapsamlı sodyum azaltma politikalarıyla korunmakta olup DSÖ üye devletlerinin %73’ünün bu tür politikaların eksiksiz bir şekilde uygulanmasından yoksun olduğu görülmektedir. Çoğu ülkenin henüz herhangi bir zorunlu sodyum azaltma politikasını benimsemediğinin belirtildiği raporda sağlıksız beslenmenin, dünya çapında ölüm ve hastalık nedenlerinde ilk sıralarda yer aldığı ve aşırı sodyum alımının da oldukça etkili olduğu belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sodyum alımının azaltılmasına ilişkin küresel raporu, dünya ülkelerinin 2025 yılına kadar sodyum alımını %30 oranında azaltma şeklindeki küresel hedefine ulaşma yolundan saptığını göstermektedir.
DSÖ, üye devletleri sodyum alımını azaltma politikalarını gecikmeden uygulamaya ve aşırı tuz tüketiminin zararlı etkilerini hafifletmeye çağırmaktadır. DSÖ ayrıca gıda üreticilerini ürünlerinde iddialı sodyum azaltma hedefleri belirlemeye çağırmaktadır. Son derece uygun maliyetli sodyum azaltma politikalarının uygulanması, 2030 yılına kadar dünya çapında tahminen 7 milyon hayat kurtarabilir. Bu, bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölümleri azaltmaya yönelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi hedefine ulaşmak için eylemin önemli bir bileşenidir. Ancak bugün sadece dokuz ülke (Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Malezya, Meksika, Suudi Arabistan, İspanya ve Uruguay) sodyum alımını azaltmak için kapsamlı bir önerilen politikalar paketine sahiptir.
Ülkeler, işlenmiş gıdalar için “DSÖ Küresel Sodyum Kıyaslamaları” doğrultusunda sodyum içeriği hedefleri belirlemeye ve bu politikalar aracılığıyla bunları uygulamaya teşvik edilmektedir. DSÖ, tüm ülkeleri sodyum azaltımı için ‘En İyi Satın Alımları’ uygulamaya ve üreticilere gıdadaki sodyum içeriği için DSÖ kriterlerini uygulamaya çağırmaktadır. Tuz (Sodyum) tüketiminin azaltılmasına yönelik kapsamlı bir yaklaşım, zorunlu politikaların ve bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesine büyük ölçüde katkıda bulunmakta ve DSÖ’nün sodyumla ilgili dört “en iyi satın alma” müdahalesinin benimsenmesini içermektedir. Bunlar:
Yiyecekleri daha az tuz içerecek şekilde yeniden formüle etmek ve yiyecek ve öğünlerdeki sodyum miktarı için hedefler belirlemek. Hastaneler, okullar, işyerleri ve huzurevleri gibi kamu kurumlarında tuz veya sodyum açısından zengin gıdaların sınırlandırılmasına yönelik kamu gıda alım politikalarının oluşturulması. Tüketicilerin sodyum içeriği daha düşük ürünleri seçmesine yardımcı olan paketin ön tarafı etiketleme. Tuz/sodyum tüketimini azaltmak için davranış değişikliği iletişimi ve kitle iletişim kampanyalarının yapılması. Ülkemizde de 2011 yılından beridir Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı yürütülmektedir. Bu kapsamda salça, ekmek gibi temel besin maddeleri tebliğlerinde tuz azaltılmış, Sağlıklı Beslenme ve Hareketli hayat İş Birliği Platformu ile paketli gıdalarda ve toplu beslenme yapılan lokanta, pastane gibi işletmelerde üretimde gönüllü olarak tuzun azaltılması gibi çalışmaları yürütülmektedir.
Sodyum alımını azaltmak, sağlığı iyileştirmenin ve bulaşıcı olmayan hastalıkların yükünü azaltmanın en uygun maliyetli yollarından biridir, çünkü çok sayıda kardiyovasküler olayı ve ölümü çok düşük toplam program maliyetleriyle önleyebilir.”
AŞIRI TUZ TÜKETİMİNE DİKKAT
Yeteri kadar tüketildiğinde, tuz vücudumuz için oldukça önemli bir besin. “Dünya Sağlık Örgütü” verilerine göre Türkiye, tuz tüketiminde oldukça yüksek bir orana sahip. Aşırı tuz tüketiminin çok ciddi hastalıklara risk oluşturduğunu biliyoruz, bu yüzden tuz tüketiminde aşırıya kaçmamaya dikkat! Tuz vücudumuzda suyun tutulması, kas ve sinirlerin çalışması için gerekli bir gıda. Besinlerin bileşiminde bulunduğu gibi göllerden, denizlerden ve kayalardan saf olarak da elde edilir. Elde edilen bu tuz, besinleri işleyerek saklamak ve yemeklerin lezzetini arttırmak için kullanılır. Beslenme ve Diyet Uzmanı Candan Aktaş, Dünya Sağlık Örgütü verilerine dikkat çekiyor ve DSÖ’nün hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta olmak üzere obezite, diyabet ve bazı kanser türlerinden korunmak ve kemik sağlığını olumsuz etkilememek amacıyla günlük olarak tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 gram olarak önerdiğinin altını çiziyor. Bu miktar yemeklere tuz eklenmeden doğal olarak günlük tüketilen yiyecek ve içeceklerle sağlanabilecek bir oran.
Türk toplumu aşırı tuz tüketiyor
2008 yılında Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı ve ülke genelini yansıtan “Türk Toplumunda Tuz Tüketimi Çalışması”na göre tuz tüketimimizin günde 18 gram gibi oldukça yüksek bir oran olduğu saptandı. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından Kasım 2011 yılından bu yana “Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı” yürütülüyor. Söz konusu program kapsamında fazla tuz tüketiminin sağlık üzerine olumsuz etkilerine yönelik kamuda farkındalık oluşturulması ve bilgilendirme yapılması, aşırı tuz tüketiminin azaltılması amaçlarıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de 8-14 Mart tarihinde “Tuza Dikkat Haftası” etkinlikleri yapılıyor. 2012’de Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nce 4 ilde (İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya) ve 657 kişide gerçekleştirilen “Türkiye’de Tuz Tüketimi Çalışmasında (SALTurk 2)” kişi başı günlük tuz tüketiminin biraz azalmakla beraber halen sağlığı olumsuz etkileyebilecek düzeyde olduğu saptandı.
Fazla tuz tüketimi zararlı
Öncelikle bilinmesi gereken tuz alımının öğrenilmiş bir güdü olduğu. Bu nedenle tuz eşiğini düşürmek için bir süre limitlerinizi düşük tutmalısınız. Aksi halde aşırı tuz tüketiminin sebep olduğu son derece ciddi hastalıklar için risk grubundasınız demektir. Bu hastalıkların başında yüksek kan basıncı (hipertansiyon) geliyor. Ayrıca, sodyum, vücudun su tutmasına (dehidrasyon) sebep olarak, kalp yetmezliğine, böbrek hastalıkları, akciğer hastalığı ve eklem yangısına sebep oluyor.
Fazla sodyum hastalık riskini arttırıyor
Sodyum vücudun kalsiyum emilimini ve kullanımını engeller. Bunun sonucu olarak da kemik kütlesinin kaybolmasına ve kemiklerdeki gözenek miktarının artmasına neden olur. Menopozdan sonrası kadınlar, diyabetliler ve kemik erimesi riski taşıyan yaşlılar tuz tüketimi konusunda oldukça dikkatli olmalılar. Fazla tuzlu bir beslenme kemiklerde kırılma riskini ciddi oranda artırır ve diğer iskeletsel deformasyonlara neden olur. Tuz tüketiminin sebep olduğu diğer hastalıkların başında böbrek bozuklukları geliyor. Çalışmalar fazla tuzlu yeme alışkanlığının onikiparmak bağırsağı ve mide ülserlerinin ve kanser riskinin artmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca yine fazla sodyum hem elektrolit hem de hormon dengesini bozabilir, sinir iletilerinin taşınmasını engelleyebilir ve baş dönmesi, kas krampları ve titreme gibi semptomları açığa çıkarabilir.
Tuz tüketimimizi nasıl azaltabiliriz?
Sofranıza tuzluk koymayın. Tuzu, pişirirken değil yemeğin sonunda ekleyin. Bilinçli alışveriş yapın. Bir besini tadarak tuzunu anlamayabilirsiniz. Bunun için etiket üzerinde aşağıda yazan katkıların bulunmamasına dikkat edin: Monosodyum glutamat (MSG), kabartma tozu, Disodyum fosfat, Sodyum alginat, Sodyum nitrat veya nitrit. Limon, baharatlar tuzu çok iyi replike edebilir. Ambalajlı ürünlerin tuz içerikleri yüksek olduğundan dikkatli tüketin. Turşu, salamura yiyecekler ve şarküteri ürünlerini fazla tüketmeyin.