Erzincan’ın İliç ilçesindeki Altın Madeninde bulunan atık havuzundaki siyanür ve ölümcül kimyasal maddelerin Buharlaştırıcı Evaprotörler le atmosfere verilmesi üzerine Madene karşı mücadele eden Sedat Cezayirlioğlu’nun açtığı açtığı dava nedeniyle bölgede 13 Nisan 2022 tarihinde keşif yapılacak. Cezayirlioğlu ERT Haber’e yaptığı açıklamada olayın boyutlarını gözler önüne serdi.
Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler Köyü’ndeki Çöpler Altın Madeni 2010’dan beri faaliyette. Maden işletmesinin atıkları çevreye yıllardır büyük zararlar veriyor. Dolayısıyla vatandaşlar ve ekosistem için büyük çevre ve sağlık sorunları silsilesine neden oluyor.
Konunun yıllardır takipçisi olan ve maden sahasının yakınlarındaki bölgede yaşayan Sedat Cezayirlioğlu, şirketin altın madeni için birden çok Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu çıkarıldığını, bölgede sorumlu kamu kuruluşlarının siyanür üretilen madene şirketin CEO’sundan daha özenle yaklaştığını, şirketin bölgede yaşayan vatandaşlara ‘sus payı’ olarak milyonlarca lira verdiğini, kendisine sırf mücadele ettiği için “Emekliliğini yakarız” diye tehditler yağdırıldığını anlattı.
2001’de sondaj çalışmalarına başlanan maden işletmesinde 2010’da siyanürle altın üretimine geçildi. 2019’da sodyum siyanür 11 bin tona, sülfürik asit üretimi 122 bin tona çıkarıldı. 2021’de yayınlanan raporda ise 18 adet tehlikeli maddeye yer verildi. Bunlar arasında solunum yollarına, sudaki organizmalara, ciddi yanıklara, aşındırıcı etkilere, cilt ve gözde aşırı tahrişlere neden olan sodyum siyanür, nitrik asit, bakır sülfat, sodyum hidrosülfit gibi tehlikeli maddeler de bulunuyor.
Tesiste siyanürle üretimin 2019’a kadar devam ettiğine değinen Cezayirlioğlu, şirketin 2019’a kadar bir milyar 250 milyon dolarlık yeni yatırım yaptığını belirtiyor.
Altın madeni için bölgedeki 197 futbol sahası büyüklüğündeki atık barajını 640 futbol sahası büyüklüğünde bir alana yayacaklarını söyleyen Sedat Cezayirlioğlu, “2019’da da siyanüre ek olarak sülfürik asit üretimine başladılar. İkinci kapasite artırımı için ÇED raporu aldılar. Barajın içinde 40 tehlikeli madde var.
Aktif fay hattı üzerine kurulu. Fırat Nehri’ne yakınlığı 350 metre. Derinköy’e yakınlığı 180 metre. İki bin nüfuslu ilçemiz on bin nüfusa çıktı; buraya yakınlığı da 650 metre. Atık barajının derinliği bin 280 metre. ÇED raporunda 38 adet kimyasal var. 23 tanesinin karşısında kanserojen yazıyor” diyor.
Cezayirlioğlu 25 yılda dolacağı belirtilen atık barajının iki yılda dolması üzerine sıvı atıkları buharlaştırma yoluna gittiklerini belirtti. Bu işlemin beş ay önce söz konusu buharlaştırıcıların, evaprotörlerin kullanılmaya başladığını belirten Cezayirlioğlu bu şekilde atmosfere zehir saçtıklarını söylüyor.
Anagold’un 2014’te siyanürle birlikte sülfürik asit üretimi için de izin aldığını ancak bundan kimsenin haberi olmadığını ve söz konusu üretimden 2016’da haberdar olduklarını söyleyen Cezayirlioğlu, evlerine 180 metre yakınlıktaki atık barajının inşaatına başlandığında öğrendiklerini, ardından konuyla ilgili 2017’da dava açtıklarını ifade ediyor.
TCDD‘de makinist olarak çalıştığını söyleyen Cezayirlioğlu, şirkete karşı mücadele ettiği için işinden de olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Makinistler normalde iyi bir maaş aldıkları için 65 yaşına kadar emekli olmazlar. Beni emekliliğimi yakmakla tehdit ettiler.”
Cezayirlioğlu’nun anlattıkları bunlarla da sınırlı değil. Şirketin yasal izinlerin alınmasına rağmen bölgeden herhangi bir muhalif adımın atılmaması ve Çöpler Altın Madeni’ndeki herhangi bir faaliyete karşı çıkmamaları için köylülere karşılıksız para dağıttığını söyleyen Sedat Cezayirlioğlu, olayı şöyle anlatıyor:
“2019’daki ikinci kapasite artırımı için toplantıyı Ocak 2020’de yaptılar. 23 Ocak’ta ÇED toplantısı yapacaklarını söylediler. Kemaliye ilçesinde 300 kişiyle toplantıyı yaptırmadık. Toplantı boyunca İstiklal Marşı okuyarak protesto ettik. Yapılmamış toplantıyı, yapılmış olarak raporladılar. Aynı gece meclisten burası için kanun çıktı. O süreçte köye 12 milyon lira para dağıttılar. Bu söylemime itibarları sarsıldığı gerekçesiyle dava açtılar. Bu davada köye 2012-2020 tarihlerinde 12 milyon lira değil, 130 milyon lira bağış yaptıklarını söylediler. Köylülerin çocuklarını 13-14 bin lira maaşla işe alıp sözleşme imzalattı. Herkes buna razı geldi.”
Çöpler Kompleks Madeni için ilk ÇED çalışmaları 2007-2008 tarihlerinde yürütülmüş ve hazırlanan ÇED raporuna, 16 Nisan 2008 tarihinde “ÇED Olumlu” kararı verilmişti.
Maden için 2008’de verilen ÇED Raporu kapsamında 18 yıl sürdürülmesi planlanan faaliyetlerde 100 milyon ton kaya (pasa) ve 52 milyon ton cevher çıkarılacağı belirtiliyordu. Ancak rakamlar zaman içerisinde arttı. 2014’teki ÇED raporunda pasa 173 milyon tona çıkarıldı. 2021’de ise rakamlar dört kata kadar arttı; pasa 420 milyon tona, cevher 85,3 milyon tona çıkarıldı.
Sedat Cezayirlioğlu madene verilen ÇED raporunu Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Toraks Derneği ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden bilim insanlarına değerlendirmelerini almak adına sunduğunu belirtti.
TTB’den 25 Mayıs 2021’de konuya ilişkin paylaşılan görüşte “Siyanürlü madencilik faaliyeti dört ana aşamadan oluşur: Arama, sıyırma ve patlatma, öğütme ve siyanürleme, atıkların depolanması. Madenciliğin tüm bu aşamaları doğa ve insan sağlığı için farklı tehditler içerir. Biyolojik çeşitlilik, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit edecek derecede toksik bir kimyasal olan ‘siyanürlü liçleme kesinlikle yasaklanmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Türk Toraks Derneği tarafından 24 Temmuz 2017’de bildirilen görüşte ise tesiste kullanılacak maddelerin hemen hepsinin insan sağlığı ve ekolojik yaşam açısından riskli olduğunun altı çizildi. Türk Toraks Derneği tarafından verilen görüşte “Bazıları (örneğin kuvars içeren kum) sadece çalışan sağlığı açısından risk oluşturmakta iken (silik, silikozise yol açmaktadır, kanserojen olduğu bilinmektedir); çoğu madde başta çalışan sağlığı olmak üzere, çevredeki insanlar, ekolojik yaşam üzerinde olumsuz etki potansiyeline sahiptirler” denildi.
İşletmenin çalışma süresince hiçbir risk olmayacağı varsayımında bulunması durumunda dahi maden işletmeciliği sona erdikten sonra bu atıkların ortadan kaldırılamadıkları için mevcut tehlikenin varlığını ilelebet süreceği söylenen görüşte, “Bölgenin Fırat Nehri‘ne yakınlığı göz önüne alındığında olası bir sızıntı, yıkım riskinin yol açabileceği çevresel bir felaketin ne boyutlara ulaşacağını öngörmek mümkün değildir” ifadelerine yer verildi son olarak şunlar aktarıldı:
Çevre sağlığı ve hava kirliliği bağlamında işletmede kullanılacak dizel yakıtların yaratacağı çevre kirliliğinin boyutunun da devama miktarlarda olduğu gözlemlenmektedir. Bölgenin aktif fay hatlarına ve Fırat Nehri’ni besleyen su kaynaklarına yakın olması nedeniyle oluşabilecek bir kaç/afet durumunda olumsuz etkilerin Fırat Nehri havzasındaki tüm coğrafyayı ve ekosistemini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu gözükmektedir.”
Açtığı dava nedeniyle bölgede 13 Nisan 2022 tarihinde keşif yapılacağını belirten Cezayirlioğlu konunun takipçisi olacaklarını ifade ederek ilgili tüm kuruluş ve çevre derneklerini kefişe katılmaya davet etti.