DOLAR 32,2357 % -0.03
EURO 34,7550 % -0.18
GRAM ALTIN 2.450,24 % 0,73
ÇEYREK A. 4.006,15 % 0,73
BITCOIN 60.924,00 -2.006
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

ERZİNCAN 26 ARALIK 2023 DEPREM TATBİKATINA HAZIRLANIYOR

Son Güncelleme :

22 Aralık 2023 - 14:51

/ 265 views kez okundu.
reklam
ERZİNCAN 26 ARALIK 2023 DEPREM TATBİKATINA HAZIRLANIYOR
reklam

Erzincan Valiliği ile AFAD Erzincan İl Koordinatörlüğü tarafından 27 Aralık 1939 Erzincan depreminin yıldönümü münasebetiyle 26 Aralık 2023 Salı günü saat 14.00’te Deprem Tatbikatı’na hazırlanıyor. Saat 14.00’da tüm Erzincan’da 7,9 şiddetinde deprem provası yapılacak.

Erzincan Valiliği ile AFAD Erzincan İl Koordinatörlüğü tarafından 27 Aralık 1939 Erzincan depreminin yıldönümü münasebetiyle 26 Aralık 2023 Salı günü saat 14.00’te Deprem Tatbikatı’na hazırlanıyor. Saat 14.00’da tüm Erzincan’da 7,9 şiddetinde deprem provası yapılacak. Erzincan Valisi Doç. Dr. Hamza AYDOĞDU tarafından yapılan açıklamada; “27 Aralık 1939 Erzincan depreminin yıl dönümü olması ve Erzincan İlimizin 1. derece deprem bölgesinde bulunması sebebiyle, olası bir depreme karşı hazırlıklarımızı gözden geçirmek, yerel düzeyde müdahale kapasitemizi görmek, geliştirmek ve ekiplerimizin koordinasyonunu en üst seviyede tutmak için Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında afetlerde görev alan çalışma gruplarımızın, STK ve AFAD Gönüllülerimizin katılımıyla 26 Aralık 2023 Salı günü saat 14:00’te gerçekleştireceğimiz “Deprem Tatbikatı’na” katılımlarınız bizleri onurlandıracaktır.” İfadelerine yer verildi.

Erzincan Deprem Gerçeği

Ülkemiz Dünyadaki en aktif fay hatları üzerinde bulunmakta olup, yüz ölçümünün %90’nından fazlası yıkıcı derecede şiddetli depremlerin görülebileceği bir coğrafya üzerindedir. Yaşadığımız ilimiz Erzincan’ın tamamına yakını (İliç ve Kemaliye ilçe merkezleri haricinde) 1.derece deprem bölgesidir. İlimizde 20. Y.Y. kayıtlara geçmiş 1939 ve 1992 yıllarında 2 yıkıcı deprem meydana gelmiştir.

1939 depreminde, Kurtuluş savaşından yeni çıkmış, 2.Dünya Savaşı öncesi yokluk yıllarında, henüz ülkemizin tüm şehirleri gibi modern bir yapılaşması oluşmamış bir şehirdi. Erzincan Cumhuriyetin ilk modern yapılarından olan Tren istasyon binası henüz yeni inşa edilmişti. Osmanlı döneminden kalma büyük binaları da vardı bunlar; Askeri Kışla, Hükümet Konağı, İzzet Paşa Camii (5-6 katlı bir bina yüksekliğinde) ve benzeri bazı büyük sivil yapı örnekleri de mevcuttu. 1939 depremi sonrasında bu binalardan Tren İstasyon binası halen bugün dahi hizmet vermektedir. 3. Ordu Komutanlığı binası da hizmet vermektedir. Diğer büyük binaların depremde hasar görmüş oldukları, yerle bir olmadıkları tarihi resimlerden anlaşılmaktadır. Bu binaların 1940 lı yılların 2.Dünya Savaşı zamanı, yokluk dönemi olması ve benzeri imkânsızlıklar nedeniyle onarılamaması sebebiyle, sonradan tamamen yıkıldığı, günümüze kadar korunamıyor.

Şehrin diğer sivil yapıları ise yöresel mimarinin klasik kerpiç evlerini teşkil etmekteydi. Bu evler ülkemizde bugüne kadar yaşanmış en büyük deprem olan 1939 yılındaki depremde çok büyük hasar görmüşler, yıkılmışlardır. Birçok can kaybı depremin ilk anında meydana geldiği gibi 1939 yılı Aralık ayının sert geçen kışında meydana gelen deprem sonrasında da yangınlardan, hastalıklardan da ölümler meydana gelmiştir. Deprem sadece Erzincan’da yıkıcı hasar oluşturmamıştır. Tokat, Niksar, Amasya, Sivas-Zara, Giresun, Gümüşhane-Kelkit, Ordu İllerinde de yıkıma, hasara ve can kayıplarına sebep olmuştur. Depremin etkilediği şehirlerde Toplam 32.962 kişi ölmüştür. Erzincan’ın şehir nüfusu 20.000 iken 12.000’e düşmüştür.

Diğer kayıplar, ilçelerde, köylerde ve komşu illerde meydana gelmiştir. Ülkemizde depremlerin çok kısa zaman aralıklarında büyük can ve mal kayıplarına sebep olmaları Ülke yönetimini de hep bu konuyla ilgilenmek zorunda bırakmıştır. Ülkemizde bugüne kadar sırasıyla 9 adet deprem yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. İlk yönetmelik 1939 depreminde hemen sonra, 1940-yılında Zelzele mıntıkalarında yapılacak inşaata ait İtalyan Yapı Talimatnamesi, 1944-Zelzele Mıntıkaları Muvakkat Yapı Talimatnamesi, 1949-Türkiye Yer Sarsıntısı Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, 1962, 1968, 1975, 1998-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik, 2007 Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliktir. 1949 deprem yönetmeliğine kadar yürürlüğe giren yönetmelikler henüz betonarme binalardan tam olarak söz etmemişlerdir. İlk deprem hesabı çok basitte olsa 1949 deprem yönetmeliğinde mevcuttur. Daha sonraki yönetmeliklerde deprem hesapları gittikçe ayrıntı kazanmıştır.

Depremlerin hemen sonrasında gündeme genellikle, malzeme kalitesizliği, yapım hataları ve yönetmeliklerin yetersizliği gibi konular gelmektedir. Aslında düşünülmesi gereken en önemli konulardan biride yönetmelik ve standartlara ne kadar uygun tasarım yapıldığıdır. Hasar gören yıkılan binaların büyük bir kısmının inşa edildiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmeliklere uygun olmadığı veya önemli tasarım eksikliklerimiz bulunduğu bilinmektedir. Depremler karşısında yapıların davranışlarının belirsiz olduğu hususu malumken bilinçsiz, standart dışı yapı inşası çok tehlikelidir. 1998 deprem yönetmeliğinden önce yapılan ve ağır hasar gören yapıların projeleri incelendiğinde deprem hesaplarının yapılmadığı veya matbu bir deprem hesabının projede mevcut olduğu görülmüştür. Bu nedenle boyutlandırma hataları ortaya çıkmıştır.

Günümüzde yapıların tasarım hesaplarının bilgisayarla yapılması, bu tür büyük yanlışlıkların büyük oranda sona ermesini sağlamıştır. Tasarım hataları olan; deprem hesabının yapılmaması, burulma düzensizliği ve tek yönde rijitlik, hatalı donatı hesabı, uygulanabilirliğinin düşünülmemesi, kolon ve kiriş kesitleri hususlarında tasarımcıların hassa olmaları gerekmektedir. Malzeme kalitesizliği, işçilik yetersizliği veya yönetmelik eksikliği hepsi birer sebeptir. Ancak bunların hepsinden önce tasarım gelmektedir. Günümüzde kesin denilen metotlarla elde edilen bilgisayar sonuçları da belli kabullerden sonra yapılmalıdır. Bu nedenle tasarımcıların ilgili standartları ve yönetmelikleri, inşaatta kullanılan malzeme özelliklerini, şantiye şartlarını da çok iyi bilmeli ve hatalı tasarımlara sebep olmamalıdır. Vatandaşlarımızın da kaliteli inşaatın tasarımdan başladığını unutmaması bu konuda seçici davranmasının kendi lehine olduğunu unutmamalıdır. İnşaatlarımızın proje tasarım safhasına gereken özen önem verilmelidir.

Ülkemizin, Şehirlerimizin imarı ve kalkınmasında öncü olan, ilgili mevzuatları tanzim eden, Ülkemizin önemli yapılarının inşasında, İmarında, yetişmiş teknik personelleri ile önemli görevler yapan bugünkü adı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı görev ve yetkileri gereği Ülkemizin en önemli gerçeklerinden olan afet sorununa çözüm hususunda 6306 sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’ ile Afet sonrası yara sarmak yerine, Afet ve yıkıcı tesirlerini önleyici, zarar azaltıcı tedbirlerinin alınmasının öneminden yola çıkarak, afet riski taşıyan binaların ve alanların dönüştürülmesine imkân tanıyan 6306 sayılı kanun ve yönetmeliklerini çıkartarak afetlere hazırlıklı bir Türkiye’nin inşası için seferberlik başlatmıştır. Bu kapsamda ilimizde ilan edilen üç riskli alanda dönüşüm gerçekleştirilmiş olup planlama çalışmaları devam etmektedir. Riskli bina tespit çalışmalarında; risk tespiti yaptırılan bina sayısı 200’ü geçmiştir. Bu binalar yıkılarak yerlerine mevcut yeni yönetmeliklere uygun depreme dayanıklı, enerji verimli, yeni modern binalar yapılmaktadır. İsteyen vatandaşlarımızın binalarını güçlendirmeleri de mümkündür.

Bakanlık, Ülkemizin inşaat sektörünün yapım denetimini temin ederek daha kaliteli ve güvenli inşaatların yapılmasını sağlayabilmek için, Yapı Denetim Sistemini ve Yapı Malzemelerinin piyasa gözetimi sistemini kurmuştur. Yapı denetimine tabi İnşaatların her aşaması elektronik ortamda takip edilmekte, Bakanlığımızdan Lisanslı Yapı Denetim Firmalarının teknik kontrol elemanları tarafından projelendirilmesinden, ruhsat alımından, yapım aşamasından, yapı kullanma izni alınana kadar denetlenmektedir. Vatandaşlarımızın bu aşamalarda karşılaşacakları her türlü sorun ve şikâyetlerini, gördükleri eksiklikleri ALO 181 çevre ve şehircilik hattını arayarak bildirebilirler.

4708 sayılı Yapı Denetim Kanunun, 6306 sayılı Kanunun ana ekseni can güvenliğidir. İl bütününde Kentsel Dönüşüm Master planları yapılması dönüşümlerin halkımızın gönül rızası ile belediyelerle birlikte etap etap yapılması, noktasal uygulamalardan daha çok bütüncül dönüşümlerin yapılması, kentimizin marka değerini artıracak daha yeşil ve çevreci, doğal afetlere hazırlıklı bir dönüşümün gerçekleşmesi hedeflenmektedir. Sürdürülebilir, yaşanabilir, çevreci, enerji tasarruflu ve afetlere hazırlıklı şehirler inşa çalışmaları devam ediyor.

Peyami Safa, 1940 yılında Büyük Erzincan Depreminin ardından şunları yazar: “Zelzele geçti. Hele şu açıkta titreşen vatandaşları da bir çatı altına soksak, olur biter. Bu da geçer yahu!” demeyelim. Geçmez bu, geçmez.

Bir gün Adana’yı sel basar, başka bir gün Erzincan’ı zelzele yıkar, daha başka bir gün limansız Karadeniz kıyılarımız önünde vapurlar batar. Rüzgâra : “Esme!”, sulara: “Taşma!”, toprağa: “Sallanma!” diyemeyiz.

Memleket ve Anadolu davasını, eğitim veya ziraat, kültür veya ekonomi, sanat veya teknik, bütün maddi ve manevi unsurları arasındaki ilişkilerin tamamına ait prensiplerle halletmezsek rüzgâr eser, sular taşar, yer sarsılır ve bütün memleket ve bütün Anadolu, asırlardan beri olduğu gibi, yer yer yıkılır, Erzincan harabesine döner.”

Depremden korkmamalı, hazırlıksız olmaktan korkmalıyız. Depreme nasıl hazırlıklı olacağız sorusunun cevabı ise; Depremi hayatımızdan unutarak çıkartmamalıyız. Bir daha başımıza gelmeyecekmiş gibi davranmamalıyız. Depremi hatırlamalı, bir öcü gibi göstermek yerine, deprem öncesinde ve sonrasında vatandaş olarak, kurumlar olarak yapılması gerekenleri bir davranış biçimi haline getirerek, her zaman hazırlıklı olmalıyız. Deprem değil, yıkılan binalar, evlerimizde sabitlemediğimiz büyük ağır eşyalar can kaybına sebep oluyor.

 

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.