SON DAKİKA
hava
Google News

ERZİNCAN ÇERÇİCİLERİ NOSTALJİLERDE KALDI

Son Güncelleme :

02 Kasım 2021 - 12:30

/ 495 views kez okundu.
reklam
ERZİNCAN ÇERÇİCİLERİ NOSTALJİLERDE KALDI
reklam

Anadolu Kültürüne özgü ve ağırlıklı olarak Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan yörelerine özgü çerçicilik ve çerçi esnaflığı kaybolmaya yüz tutmuş ve geleneklerini nostaljilere bırakmış bir kültür olma özelliğini taşıyor.

Anadolu Kültürüne özgü ve ağırlıklı olarak Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan yörelerine özgü çerçicilik ve çerçi esnaflığı kaybolmaya yüz tutmuş ve geleneklerini nostaljilere bırakmış bir kültür olma özelliğini taşıyor.

Binlerce yıllık kültürel mirasa ve birikime ev sahipliği yapmış kadim yerleşim alanlarından biri olan Erzincan’da çerçilik eskide yaşandığı gibi üç tekerlekli, atın terekesinde veya at arabalı tezgâhlarda yapılmıyor. Çerçicilik daha modern haliyle mini pikaplarda amfili ya da hoparlörlü ses cihazlarıyla mahalle aralarında, köylerde ve beldelerde yaşamaya devam ediyor. Artık at arabalarının şehir merkezinde dolaşamamasından dolayı bu gelenek dağlı, bayırlı ve taşlı yollarda kendini sürdürüyor. Toplumsal hayatta yaşanan bütün evreler kıymetlidir ve unutulmamalıdır. Çünkü çerçicilik Anadolu’ya özgü bir alışveriş biçimidir. Seyyar satıcı veya seyyar bakkal olarakta bilinen çerçi yeri geldiğinde meyvede satar, kap kaçak, naylon eşya, sepet, oyuncak, çamaşır mandalı veya her nevi tuhafiye eşyası da satar. Çerçi Türkçede tuhafiyeci, Farsçada haberci ve Moğolcada parçacı anlamlarına geldiğini biliyor muydunuz? Çerçinin sattığı eşyaya ise çert aleti deniyor.

Peki, çerçicilik geçmişte yaşadığımız ve gördüğümüz gibi sadece bir kilo demir veya birkaç eski elbise ile bir demet mandal ya da leğen aldığımız çerçicilik miydi? Tabii ki hayır. Çerçicilik tarihi kayıtlarda Çıngıllı (bakır su kaynatma kazanı), karasakız ve katran satan kişilerin verdiği ürünler karşılığında köylerden tarihi el yazması kitaplar toplamasıyla biliniyordu. Hatta bahar mevsimlerinde bitki tohumlarını köylere ulaştıran çerçiler vardı. Bayburt, Aşkale, Tercan ve Çayırlı köylerinde çokça bilinen bir alışveriş olan her tohumdan üçer, beşer kilogram alıp ücra dağ köylerine ulaştırıp yine ölçü birimi çay bardağı olmak üzere satarlardı. Çay bardağıyla tohum satma geleneği halen şehir pazarlarında yaşayan bir gelenektir. Bazı çerçiler ise sattıkları ürün karşılığında aldıkları tahılı yanlarında taşıdıkları ‘kodik’ denilen bir ölçü aletiyle alırlardı.

Tarihi kaynaklarda Erzincan Merkez Karakaya köyünden Cemal Gül meyve sebze çerçiliği yapan bir grubun Kelkit, Bayburt, Çayırlı ve Pülümür’ün köylerinde nasıl çerçiliğe gittiklerini ve ürünlerini oralara ulaştırarak neler yaptıklarını ise şöyle anlatıyor; “Herkes satacağı malı (kayısı, elma, üzüm ya da bu meyvelerin kuruları vb.) akşamdan hazırlar, gece Ülker yıldızının doğmasıyla (saat 23 suları) yola çıkılırdı. Çerçiler tek kalem mal yükler, bir kafilede bir malı bir çerçi götürürdü. Üç-dört saat yürüdükten sonra Ağveren’de mola verilir, hayvanlar dinlendirilir, istirahat edilirdi. Birkaç saat sonra hayvanlar tekrar yüklenir yola koyulur sabah satış yapılacak köye ulaşılırdı. Köyün ileri gelenleri ürünlere rayiç (fiyat) belirlerdi. Fiyatta anlaşma sağlanınca satışlar başlardı. Genelde “doldur ver, doldur al” şeklinde alışveriş olurdu. Oradan diğer köye hareket edilir, satış yapılır, konaklanırdı. Birkaç gün süren alışverişlerde bazı köylerde ikram, barınma imkânı sağlandığı gibi bazı köylerde hiçbiri yapılmaz, tezek yığınları dibinde sabahladığımız olurdu.”

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.