DOLAR 32,2025 % -0.23
EURO 35,0583 % -0.11
GRAM ALTIN 2.497,74 % 1,28
ÇEYREK A. 4.083,80 % 1,28
BITCOIN 67.200,00 2.254
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

KEMAL KILIÇDAROĞLU TERCAN’DA KONUŞTU

Son Güncelleme :

07 Ağustos 2023 - 13:33

/ 136 views kez okundu.
reklam
KEMAL KILIÇDAROĞLU TERCAN’DA KONUŞTU
reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül Erzincan’ın Tercan İlçesinde düzenlenen Halk Buluşması’nda Tercanlılarla bir araya geldi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül Erzincan’ın Tercan İlçesinde düzenlenen Halk Buluşması’nda Tercanlılarla bir araya geldi. Saat 14’te büyük bir kalabalık tarafından Erzincan Yıldırım Akbulut Havalimanı’ndan karşılanarak konvoy halinde Tercan’a geçildi. Yerel Seçim çalışmalarına Erzincan’dan başlayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu için Tercan yol güzergahında, Üzümlü Altınbaşak yol ayrımında ve Mercan kavşağında karşılama programları yapıldı. Tercan ilçe meydanında ilk olarak konuşan CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül şu ifadelere yer verdi;

“CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu CHP Erzincan İl Yönetimiyle birlikte can Erzincan’a davet ettik.  Sayın Genel Başkanımızda bu daveti kabul ederek 5 Ağustos 2023 tarihinde Erzincan’a geldi. Sayın Genel Başkanımız Erzincan Havalimanından Tercan’a bir konvoy eşliğinde hareket etti. Güzergahta bir trafik kazası meydana geldi, kaza hafif sıyrıklarla ve maddi hasarla atlatıldı.

Altınbaşak, Mutu Köprüsü, Kuzulca, Kargın ve Mercan’da bekleyen can Erzincanlılar tarafından konvoyumuzun önü kesildi ve Sayın Genel Başkan halkla kucaklaştı.  Ardından Tercan’da toplanan halka hitap eden Sayın Genel Başkan daha sonra bir dinlenme tesisinde görüşmeler yaptı. CHP Erzincan il yönetimi bu gezinin başarısı için çalışmış ve başarılı olmuştur. Erzincan Valiliği ve Emniyet görevlileri canla başla görev yapmışlardır. Kendilerine teşekkür ediyorum. Bu davet amacına ulaşmıştır.  Sayın Kılıçdaroğlu’nun hak, hukuk, adalet mücadelesine kararlılıkla devam ettiği ve edeceği görülmüştür.

ERZİNCANLILAR SAYIN KILIÇDAROĞLU’NU BAĞIRLARINA BASARAK VEFANIN BİR SEMT ADI OLMADIĞINI GÖSTERDİLER

Erzincan bir kez daha Türkiye’nin gündemine gelmiştir. Erzincan’ın tanınması, konuşulması demek tulum peynirinin, Cimin üzümünün Erzincan balının, Kemah tuzunun, şahlanması demektir. Erzincan, Sivas ve Erzurum arasında kalmayacağını göstermiş ve “ben de varım” demiştir. Demeye de devam edecektir. CHP’nin ve Türkiye’nin asıl konuşması gerekenlere dikkat çekilmiştir.  Erzincanlılar her zorluğa dayanır ama haksızlığa dayanamaz, vefasızlığa dayanamaz. Haklıyla -haksız karşı karşıya gelmişse bizim yerimiz haklının yanıdır. Konuksever, cömert ve mert can Erzincanlılar Sayın Kılıçdaroğlu’nu bağırlarına basarak vefanın bir semt adı olmadığını göstermişlerdir. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”

Ardından konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı;

“Sizinle biraz sohbet edeceğiz. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları biliyorsunuz. Ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Emeklinin durumunu biliyorsunuz, çiftçinin durumunu biliyorsunuz. Diyeceksiniz ki bu kadar sıcakta, bu ortamda acaba Kılıçdaroğlu bize ne anlatacak? Bakınız; çiftçi dediğiniz kişi tarlasında çalışır, alın teri döker, ürününü elde eder. Sonra götürür… Hatırlar mısınız, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin üstünde şöyle bir ifade vardı, ‘Ofis, çiftçinin kara gün dostudur’ diye. Bugün buğdayınızı, arpanızı aldınız, götürdünüz; normalde bunları almaları lazım, sıraya koyuyorlar, sonra ‘paranızı dört beş ay sonra ödeyeceğiz’ diyorlar. Ama şunu sakın unutmayın: Çiftçinin parasını dört ay sonra, beş ay sonra ödeyeceğim diyor; ama beşli, çetelerin parasını aynı gün tak tak tak ödüyor, üstelik dolar olarak ödüyor. Benim görevim de -sizin milletvekilinizin görevi gibi- sizin hakkınızı ve hukukunuzu savunmaktır. Kim alın teri döküyorsa, kim mücadele ediyorsa, kim alın teri ile helal ekmek kazanıyorsa; her zaman ve her ortamda onun yanında oldum, olmaya da devam edeceğim. Bundan da emin olmanızı isterim. Çifti dediğiniz, üretici dediğiniz günün 24 saati çalışan demektir. Mazotu biliyorsunuz, nereden nereye geldiğini; gübreyi biliyorsunuz, nereden nereye geldiğini. Bunları, siz yaşayarak, siz satın alarak görüyorsunuz. Biz de okuyoruz. Biz de dinliyoruz. Çiftçiyle bir araya geliyoruz, ziraat odalarıyla konuşuyoruz, üreticilerle konuşuyoruz.

Bakınız; dışarıdan buğday alıyorlar, dışarıdan arpa alıyorlar, dışarıdan et alıyorlar, dışarıdan canlı hayvan alıyorlar, dışarıdan mercimek alıyorlar, dışarıdan nohut alıyorlar. Dünyanın milyar dolarlarını ödüyorlar. Ama bizim çiftçiye gelince ‘para yok’ diyorlar. Hakkınızı teslim etmiyorlar. Sizin Türkiye genelinde hakkınızı ve hukukunuzu, Kemal kardeşiniz sonuna kadar savunacak. Bundan emin olmanızı isterim. Bir şey daha… Esnafın durumu… Allah aşkına, esnaf sattığı ürünün yerine gidip yenisini almak istediği zaman parası yetmiyor. Sabah zam, öğle zam, akşam zam… Nereye gidecek bu işin sonu? Dolayısıyla esnaf kardeşim de yeri zamanını gelince sigorta primini dahi ödeyemiyor. Sigorta primini ödeyemediği için de bu sefer sağlık hizmetlerinden yaralanamıyor. Bu sıkıntıyı da biliyorum. Her gittiğim yerde seslendirdim, seslendirmeye de devam edeceğim. Çiftçiye nasıl Ziraat Bankası’nın ucuz kredi vermesi gerekiyorsa, Halk Bankası’nın da esnaf dostu olarak esnafa ucuz kredi vermesi lazım. Ama kesiyorlar önünü. Size gelince krediyi vermiyorlar, ama ağalara paşalara gelince dünyanın kredisini, üstelik çok düşük faizlerle veriyorlar. Bunların hepsini ben hafızamın bir köşesine yazdım, sizler de hafızanızın bir köşesine yazın. Ayrıca Tercanlılara şükran borçluyum. Son seçimlerde bir tarih yazdınız. Sağ olun var olun. Bütün Tercanlı kardeşlerime yürekten teşekkür ederim. Samimi söylüyorum. Hakkı teslim ettiniz.

Emekliye gelince… Emeklinin durumunu biliyorsunuz. Ne diyorlar? ‘Emekliye zammı yılsonunda vereceğiz’, yani ‘Ocak ayında vereceğiz’ diyorlar. Ne demektir, ‘Ocak ayında vereceğiz’? ‘Asıl zammı Ocak’tan sonra yapacağız, şimdi durumu idare ediyoruz, parça parça zam yapıyoruz. Ama Ocak’tan sonra göreceksiniz yağmur gibi zamlar gelecek’ deniyor.

Şimdi sakın unutmayın. Bir daha ifade ediyorum sakın unutmayın. Ocak’tan sonra, yani belediye başkanları seçimi süreci gelecek, belediye başkanları seçiminden sonra asıl zammı o zaman göreceksiniz. Asıl mağduriyeti o zaman göreceksiniz. Vatandaşın ümüğünü nasıl sıktıklarını o zaman göreceksiniz.

O nedenle benim, bugünden size hatırlatma görevim var. Allah aşkına, eğer evlatlarınızı seviyorsanız, bu güzel ülkeyi seviyorsanız, çoluk çoğunuza hizmet ediyorsanız, huzur içinde bu memlekette hepimiz rahat yaşamak istiyorsak, önümüzdeki belediye seçimlerinde ne olursunuz elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Halktan yana kullanın, adaletten yana kullanın, hukuktan yana kullanın, insandan yana kullanın. Haksızlıkları biliyorum, say say bitmez haksızlıkları. Biliyorum, haksızlıkları biliyorum. Haksızlıklar karşısında Allah’a sığınıyorum ben, onu da biliyorum, hiç endişe etmeyin. Bakın bu 200 lira… Piyasada en yüksek rakamlı banknot bu, 200 lira. 200 lira ne zaman çıktı ve 200 lirayla bugüne kadar ne yapıldı? Memleketin geldiği durumu size tek tek anlatacağım.

200 lira banknot, şu para, 2009 yılında yürürlüğe girdi. 2009 yılında yürürlüğe girdiğinde, bu 200 liralık banknotla 131 dolar para alıyordunuz. Şimdi ise sadece 7 dolar alıyorsunuz. Paranın nasıl eridiğini, 200 liranın nasıl pula döndüğünü bundan daha güzel bir örnek göstermez.

İki, pirinç… Bu para yürürlüğe girdiğinde yani piyasaya sürüldüğünde 44 kilo pirinç alınıyordu. 200 lirayı götürürdünüz, 44 kilo pirinç alırdınız. Şimdi bu 200 lirayla en fazla 5 kilo pirinç alıyorsunuz. 44 kilo – 5 kilo… Elinizi vicdanınıza koyun, değerlendirmeyi ona göre yapın.

Kuzu eti… Bu 200 lira piyasaya ilk çıktığında, kasaba gidip 14 kilo kuzu eti alabiliyordunuz. Şimdi sadece ve sadece 600 gram alıyorsunuz. O zaman 200 liranın ne kadar değersiz bir hale geldiğini hep beraber birlikte oturup konuşacağız ve değerlendireceğiz.

 

Beyaz peynir… Bu 200 lira çıktığında, 2009 yılında, 18 kilo beyaz peynir alıyordunuz. Bugün sadece ve sadece 200 lirayla 1 kilo beyaz peynir alabiliyorsunuz.

Kuru soğan… Bu 200 lirayla 2009’da 306 kilo kuru soğan alabiliyordunuz, şimdi sadece 11 kilo kuru soğan alabiliyorsunuz.

Çeyrek altın… Bu 200 lirayla 2,5 çeyrek altın alıyordunuz. Bugün bir çeyrek altın 2 bin 749 lira. Geldiğimiz nokta budur.

Şimdi yine Tercan halkına, Can Tercan’a, Can Erzincan’a, Sarıgül’ün deyimiyle ben de seslenmiş olayım. Canlarım… Dostlarım… Arkadaşlarım… Eğer biz cansak memleketimizin içinde bulunduğu durumu hep beraber düşünmek zorundayız. Eğer biz cansak memleketi bu badireden çıkarmak zorundayız. Eğer biz cansak, eğer biz milliyetçiysek, eğer biz ülkemizi seviyorsak, evet bu ülke için mücadele ediyorsak bunun gereğini yapmak zorundayız.

Bakınız, bu banknot çıktıktan bir süre sonra Erdoğan şu konuşmayı yaptı: ‘Para tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler.’ Doğru mu? Evet doğrudur. Paranın itibarı, milletin itibarıdır. Bugün 200 liranın nereden nereye geldiğini ve Türkiye’nin itibarının ne olduğunu da gördünüz. Eğer bir ülkeyi yöneten kişi mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, ‘bak beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarım’ diyorlarsa o zaman Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları benim de düşünmem lazım, sizin de düşünmeniz lazım. Sizden isteğim oy kullanırken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu ona göre kullanın. Tek isteğim budur.

Evet, bir arkadaşımız daha var. Necdet Bey, iyi misiniz? Necdet Bey’i size emanet ediyorum. Sizi de Allah’a emanet ediyorum. Eyvallah sağ olun. Çok sıcak var sizi uzun süre sıcakta bekletmek istemem. Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

Efendim merhabalar. Hepinize tekrar merhabalar. Sizin yeriniz biraz daha iyi, gölgedesiniz. Önemli değil. Önemli olan şu; gönül birlikteliği. Beraber, birlikte bu güzel ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Beraber ve birlikte. Bu güzel coğrafyanın her yerinde; Hakkari’den Edirne’ye kadar, Samsun’dan Mersin’e kadar olan bu coğrafyada…

Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun. Emekli kardeşlerim unutmayın, yılın sonunu bekletiyorlar size. ‘Yılın sonunda zam vereceğiz. Yılın sonunda vereceğiz.’ Bu şu anlama geliyor. Bayramdan sonra asıl zammı o zaman yaşayacaksınız. Bayramdan sonra yani geldiğimiz noktada bizim belediye başkanı seçimleri yapılır, belediye başkanları seçiminden sonra bir zam furyasıyla karşı karşıya kalacaksınız. Bunu da ifade edeyim. Tekrar hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Bizim güvenliğimizi sağlayan, bizim sağlıklı bir ortamda miting yapmamızı sağlayan emniyet mensuplarına da yürekten teşekkür ederim. Onlar da sağ olsunlar, var olsunlar.”

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.