2002-2003 yılları arasında ilk olarak görülmeye başlanan ve havaların ısınması ile birlikte Erzincan ili ve çevresinde Öncelikle Tokat ve Kelkit Vadisi sahasında görülen vakalardan sonra Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı vakaları görünmeye başladı.
Erzincan ilinde yaşanan kene vakaları münasebetiyle Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Arif Onur EDEN ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk KARAKEÇİLİ açıklamalarda bulundu.
Konu ile ilgili olarak açıklamada bulunan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk KARAKEÇİLİ; “2011-2018 yılları arasında hastanemizde her yıl ortalama 30 ile 40 arasında olmak üzere toplam 232 kesin tanı alan hasta takip edilmiş ve 7 hasta kaybedilmiştir. Son 2 yıldır bu sayı biraz azalmakla birlikte yine de 25 civarında olmuştur dedi.
Doç. Dr. KARAKEÇİLİ açıklamasında; “Hastalık Türkiye’de ilk kez 2002-2003 yılında görülen vakalardan sonra tanındı ve kesin tanı doğrulandıktan sonra ülkemizde birçok bölgeden vakalar bildirildi. Öncelikle Tokat ve Kelkit Vadisi sahasında görülen vakalardan sonra Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı hala varlığını korumakta ve her yıl birçok insanı etkilemektedir. Hastalık Türkiye’nin birçok ilinde görülmektedir. Ancak yoğunluklu olarak vakaların kümelendiği bölgeler; özellikle Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz’in Orta Anadolu’ya komşu illeri başta gelmektedir. Özellikle Kelkit Vadisi sahasında her yıl birçok vaka görülmektedir. Bu vakalar gerek hastanemizde, gerekse çevre illerde takip edilmektedir. Hastalık Erzincan ili ve ilçelerinin kırsal kesimlerinde de yaygın görülmektedir. Hastanemize Erzincan’ın ilçeleriyle birlikte çevre illerden (Tunceli, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Bingöl, Sivas) başvurular olmaktadır.
2011-2018 yılları arasında hastanemizde her yıl ortalama 30 ile 40 arasında olmak üzere toplam 232 kesin tanı alan hasta takip edilmiş ve 7 hasta kaybedilmiştir. Son 2 yıldır bu sayı biraz azalmakla birlikte yine de 25 civarında olmuştur. Bu yıl (2019) 2 Mayıs tarihinde ilk hastamızı yatırdık. 18 Haziran 2019 tarihi (bugün) itibariyle toplam 18 hasta KKKA şüphesiyle tarafımızca yatırılmış ve bunlardan; 12 hasta kesin tanı almış, 2 hastada KKKA (-) Negatif iken, 4 hastanın henüz tetkikleri sonuçlanmamıştır. Bu yıl KKKA nedeniyle kaybettiğimiz hastamız yoktur. Kesin tanı alan 12 hastadan 11’i ortalama 10 günlük yatış sonrası şifa ile taburcu edilmiş, 1 hastanın takip ve tedavisi halen devam etmektedir. Tanısı kesinleşmemiş 1 hastayla birlikte şu anda kliniğimizde toplam 5 hastanın KKKA ön tanısı ile takip ve tedavisi devam etmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda genellikle Nisan ayında, hatta bazı yıllar Mart Ayından itibaren hasta görmeye başlardık. Ancak havaların soğuk ve yağışlı gittiği yıllarda vakalar daha geç başlamaktadır. Bu yıl da havaların ısınmasıyla birlikte kene ısırık vakaları ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı vakalarını Mayıs Ayı itibari ile görmeye başladık. İlk vakalardan sonra hava şartlarına bağlı olarak özellikle Temmuz Ayı sonuna kadar vakaların devam edeceği kanaatindeyiz. Daha sonra havaların soğumasıyla birlikte KKKA vakalarında belirgin azalma olmakta ve çok nadir olarak görmekteyiz. Bakanlığımızın önerileri doğrultusunda diğer hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik her yıl olduğu gibi konuyla ilgili eğitim faaliyetleri bu yıl da düzenlenmiş ve sağlık çalışanlarına konuyla ilgili detaylı bilgiler verilmiştir. Özellikle
bizim gibi endemik bölgelerde çalışanlar açısından her an vaka gelebileceği konusunda dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı yeni bir hastalık değildir. Bazı vakalarda ölümle sonuçlanabilen bir kırsal bölge hastalığıdır. Virüsü taşıyan kenelerin bulunduğu alanları iyi bilmekteyiz. Kırsal bölgelerin dışında bazen şehir merkezlerinde, kentsel park ve bahçelerde kene tutunması sonucu kene ısırık vakaları bizlere başvurmaktadır. Ancak şu ana kadar bunlardan hiçbirinde hastalık gelişmedi. Bu nedenle bu alanlardaki (şehir merkezi) keneler hastalık taşımadığı için ısırsa dahi herhangi bir virüs bulaştırması söz konusu değildir. Hastalığın görüldüğü bölgeler bellidir. Hastanemizde tanı koyduğumuz hastaların hepsi ya bu kırsal bölgelerde ikamet edenler ya da herhangi nedenle buraları ziyaret eden/bir süre kalan kişilerdir. Bu açıdan hastalığın sık görüldüğü bu endemik bölgelerde yaşayan insanların dikkat etmesi gerekmektedir.
Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın Sağlık Bakanlığı ve Tarım-Hayvancılık bakanlığının önerilerine uyarak belirli önlemleri alması gerekmektedir. Bu önlemlerin başında pantolon paçalarını çorap içine sokmak, uzun kollu giymek, eldiven kullanmak gibi basit önlemlerdir ve çok etkili olmaktadır. Aynı önlemlere bu bölgelere gidenlerin de uyması gerekmektedir. Ayrıca bu bölgelere gidenlerin işi bitip eve gelindiği zaman vücutta kene muayenesi/kontrolü yapması da önemlidir.
Hastalık belirtileri çoğu hastada ateş, üşüme, titremenin eşlik ettiği bir soğuk algınlığı şeklinde ani başlar. Çoğu hastada halsizlik, şiddetli kas eklem ağrıları olur. Bazen bulantı/kusma, ishal ve vücutta döküntü vb. olabilir.
Hastalık dünyanın birçok bölgesinde görülmektedir. Türkiye’de yaklaşık 17 yıldır iyi bilinmekte ve çok fazla hasta takip edilmektedir. Bu açıdan Türkiye hastalık açısından dünyanın en deneyimli ülkelerinin başında gelmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından ölüm oranı en düşük ülkelerden biri Türkiye olmakla birlikte her yıl ölüm vakaları görülmeye devam etmektedir. Hastalığın spesifik bir tedavisi ve henüz etkin bir aşısı yoktur. Ancak hastalara erken tanı konup gerekli tedbirlerin alınması, yatırılarak yakın takibi, bakım, destek tedavisi ve gereğinde kan ve kan ürünlerinin verilmesi çok büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.
Haber: Eren BAYRAK