DOLAR 32,3256 % 0.22
EURO 35,1131 % -0.07
GRAM ALTIN 2.300,19 % 0,99
ÇEYREK A. 3.760,81 % 0,99
BITCOIN 2.305.512 1.775
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 16°
Google News

SILA ŞENTÜRK CİNAYETİ KINANDI

Son Güncelleme :

17 Şubat 2022 - 12:06

/ 302 views kez okundu.
reklam
SILA ŞENTÜRK CİNAYETİ KINANDI
reklam

16 yaşındaki Sıla Şentürk’ün katledilmesi olayına tepkiler çığ gibi büyüyor. CHP Erzincan İl Başkanlığı önünde basın açıklaması yapan Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Burcu Polat çocuk istismarının kabul edilemeyeceğini belirterek yaşanan olayı sert bir dille eleştirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi CHP Kadın Kolları 81 ilde 973 ilçede eş zamanlı olarak basın açıklamasında bulundu. Kadının eşit yurttaşlık hakkına sahip olması yolunda en büyük adım olan Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesinin 96. Yıldönümü nedeniyle yapılan basın açıklamasında 16 yaşındaki Sıla Şentürk’ü katledilmesi kınandı.

CHP Erzincan İl Başkanlığı önünde yapılan basın açıklamasına CHP İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Burcu Polat, İl Kadın Kolları üyeleri ve partililerden yoğun katılım sağlandı. Burada konuşan Polat yaşanan olayı sert bir dille eleştirdi.

Başkan Yardımcısı Burcu Polat burada yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Bugün CHP Kadın Kolları olarak, kadının eşit yurttaşlık hakkına sahip olması yolunda atılan en büyük adım olan Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesinin 96. yıl dönümü nedeniyle 81 ilde 973 ilçede eş zamanlı olarak basın açıklaması yapıyoruz. Ne yazık ki, böylesine önemli bir günde yine yastayız! 16 yaşında evlendirilmeye çalışılan ve nişanlısı tarafından katledilen Sıla Şentürk’ün yasını tutuyoruz. Katil Hüseyin Can Gökçek’in 10 ayrı suçtan sabıkası olduğu ortaya çıktı. 1 yıl önce Sıla’yı kaçırmaya çalıştığı yargıya taşınan bu caninin tutuklanması için 16 yaşındaki bir çocuğun katledilmesi mi gerekti? Şimdi ülkeyi yönetenler arka arkaya kınama mesajları yayınlıyor. Biz çocuk istismarının üzerine giderken “küçüğün rızasından bahseden” siz değil miydiniz? Biz, istismar duruşmalarından adil bir karar çıkması için adliye salonlarında nöbet tutarken, “bir defadan bir şey çıkmaz” diyen siz değil miydiniz? Biz, erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele ederken, tecavüzcüleri aklama yasasını (TCK 103) çıkarmaya çalışan siz değil miydiniz? Biz, kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunurken, kadınların ve çocukların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesih eden siz değil miydiniz? ARTIK YETER! İlk seçimlerden sonra kadınları ve çocukları değil; bu karanlık zihniyeti gömeceğiz!

96 yıl önce bugün, Türk Medeni Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Başta ebedi liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, eşitlik ve demokrasi mücadelesinde bize güç katan tüm devrimcileri sevgi, saygı ve şükranla anıyoruz. Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesi, kadının insan hakları açısından dev bir adımdır. Bu yasa kadını ve erkeği yurttaşlık temelinde eşitlemiştir. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırılmış, tek eşle evlilik esası getirilmiştir. Kadınlara boşanma, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf yapma hakkı tanınmıştır. 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu ile de aile hukuku kuralları günün değişen koşullarına uygun hale getirilmiştir. “Aile reisi kocadır” hükmü değiştirilmiş, evlilik birliğinde kadın ve erkeğe eşit söz hakkı tanınmıştır. “Evin seçimini kocanın yapacağı” hükmü değiştirilerek, eşlerin oturacakları evi birlikte seçmeleri hüküm altına alınmıştır. Evlilik birliğinin giderlerine yalnız malvarlığı ile değil emekleriyle de katılabilme olanağı sağlanmıştır. Ayrıca evlilik sona erdiğinde evlilik sürecinde edinilen malların paylaşımında eşler arası eşitlik sağlanmıştır. AKP iktidarının kadın erkek eşitliğine inanmayan zihniyeti, her geçen gün kazanılmış haklarımızı aşındırdı. 2017 yılında “müftülere resmi nikâh yetkisi” tanındı. Böylece laik hukukun simgesi olan Medeni Kanunu’muzla sağlanan hukuk birliği göz ardı edildi. 2021 yılında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı kararı ile kadının yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi hukuksuz bir şekilde fesih edildi. Şimdi de kadının nafaka hakkına göz dikildi. Değerli Basın Mensupları, Boşanma sonrasında taraflara üç çeşit nafaka hakkı tanınır. Bunlar; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasıdır.

Tedbir nafakası; boşanma davasının açıldığı günden başlayarak dava süresince gerekli görüldüğü hallerde verilen bir nafaka türüdür. Kadın Dayanışma Vakfı’nın “Yoksulluk Nafakası” incelemelerine göre, dava sürerken müşterek çocuklar için talep edilen tedbir nafakası oranı sadece yüzde 44’tür. Eşler için talep edilen tedbir nafakası oranı ise yüzde 46’dır. İştirak nafakası, çocuğun velayetini alan eşe, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için ödenen nafakadır çünkü bu giderler anne ve babanın ortak sorumluluğudur. Müşterek çocuklar için talep edilen iştirak nafakasının oranı yüzde 61’dir. Yoksulluk nafakası ise boşanma davasının bitip kesinleşmesinden sonra ödenen bir nafaka türüdür. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafa, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka bağlanır. Düzenlemede herhangi bir cinsiyet belirtilmemiştir. Daha çok kadının lehine olmasının nedeni, boşanma sonrasında yoksullaşan taraf daha çok kadınlardır. Bu tablo toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucudur. Kaldı ki bu nafaka süresiz değildir. Alacaklının yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde ortadan kalkar. Buna ek olarak, alacaklı tarafın bir başkasıyla fiilen evlenmiş gibi yaşaması, işe girerek yoksulluğunun ortadan kalkması durumunda da mahkeme kararıyla kaldırılabilir. Ayrıca, mali durumların değişmesi halinde nafaka miktarının azalmasına karar verilebilir. Kadınlar tarafından talep edilen yoksulluk nafakasının oranı yüzde 70’tir, çünkü davalara taraf olan kadınların yüzde 45’inin herhangi bir geliri yoktur.

Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılında yaptığı bu çalışmaya göre, mahkemeler, nafaka taleplerinin sadece yüzde 8’ini tam olarak kabul etmiştir. Ayrıca nafaka meblağları da kamuoyuna yansıdığı gibi milyonlar değildir. Kadınların sadece yüzde 2’si 2000 TL’nin üstünde nafaka alırken yüzde 66’sı 500 TL’nin altında nafakaya mecbur bırakılmaktadır. Şunu da hatırlatmakta fayda var: bağlanan nafakaların yüzde 50,7’si hiç ödenmemektedir.

Ayrıca, bir gün evli kalıp ömür boyu nafaka ödediğini iddia eden erkekleri TÜİK verileri bile yalanlıyor. 2020 yılında açıklanan TÜİK verilerine göre, Türkiye’de boşanmaların sadece yüzde 2.2’si bir yıldan az evlilikleri kapsıyor.

Değerli Basın Mensupları,

Şahsım hükümetinin yaptıkları bunlarla da bitmiyor. Aile Hukuku’nda “zorunlu arabuluculuk” uygulaması getirilmeye çalışılıyor. Bu düzenleme hayata geçirilirse; kadınlar açısından yeni mağduriyetler yaratılacak. Örneğin, kadın şiddet uygulayan erkek ile aynı masada uzlaşmaya zorlanacak.

AKP Hükümeti boşanmaları hızlandırarak, dava süresince yoksullaşan tarafa ve çocuğa bağlanan tedbir nafakasını da ortadan kaldırmayı planlıyor. Boşanma davası süresince aile konutunda kadın ve çocukların yaşamasına karar verilebiliyordu. Oysa getirmeye çalıştıkları yeni düzenlemede, kadın ve çocuklar birkaç ay içinde aile konutundan çıkarılabilecek. Zaten ödenmeyen nafakalar için ister öde, ister ödeme dönemi başlayacak.

Biz bu hakları büyük mücadeleler sonunda kazandık. Cumhuriyetimizi kadın erkek beraber kurduk. Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki; eşit, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan bir Türkiye’yi yeniden hep birlikte inşa edeceğiz. Aydınlık bir gelecek tasarısıyla kurulan Cumhuriyetimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz. Tüm kadınları ve eşitlikçi erkekleri Medeni Kanunumuza sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bugün bizimle dayanışma içerisinde olan kadın platformlarını, dernekleri, duygu ve düşüncelerimizi paylaşan, çoğaltan herkesi selamlıyoruz.

HEPİMİZ EŞİT, HEPİMİZ TOK, HEPİMİZ GÜVENDE, HEPİMİZ ÖZGÜR OLUNCAYA DEK MÜCADELEMİZ SÜRECEK!”

reklam

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.